aklımın sınırlarında dolaştım
uçuruma inmeyecek kadar temkinli miydim yoksa
yoksa sandığım kadar değil miydim? ne çok soru
kırılan sesler kırıldıkları yerde kalmıyor işte
an dokunaklı bir halden çok, hazin
olmakla aramızda nasıl da uzuyor ara
yara büyüyor aldırmazlığın kara gözlerinde
işte, ayaklarım bir iklimden diğerine duruyor
hiçbir yere, ah! bun hiçbir yere gitmiyor
ne söylememi istiyorlar, yanıldığımı mı
zamansız bir Akhilleus muyum sanki; yok
aklımın ufkundayım, görüyorum sırtlanları
iktidar ve muhalefet! yerin dibine batsın düalite
ete saplanmış bir aşk nasıl haz verir, kim bilir
kim bilir tırnakların söküldüğü kara gülüşü
dil iskelesinde karaya oturan kayık nasıl dağılır
kim bilir hazzın bütün iskeletlerinden geçtiğimi
gözüm arkada değil içerdedir. sözüm
… sözcükler, tutsaklığım benim