umutlar mı dağıldı? yalan
benim dağılan; odaların uçbeyi
sırtımı kollayacak dört duvar ve düşmansızım
yalnızım, saklı ve kansızım
tarih yapılırken uyuyamam! yalan
uyku kuşunun kanatlarını kırdığım için uyuyamam
öğrendiğim ne varsa silbaştan
kahraman olma şansını yitirmiş bir karşı kahraman
gibilerdeyim bütün gibisizliğimle
“göllerde bu dem bir kamış olsam”
aşklar mı dağıldı? yalan
bütün güzel kadınlarla sevişme arzusudur dağılan
arkama dönmem hiç! yalan
dönemem, Hades’in kırk kapısını göremem
Daphnee, Leyla, Lili, Cynthia, Heloise, Şirin
artık kağıtlarsızım, bunu bilin
emanet hislerin neresindeyim, sim ve tortu
nasılda dolaysızmış dokunuş ve huşû
“bende Mecnûn’dan füzûn âşıklık istidadı var”
yalan! alın şu aklımı
“âşık-ı sâdık menem, Mecnûn’un ancak adı var”
düşler mi dağıldı? yalan
ömrümdür dağılan; bir siyah melek
büyük fiyakasıyla düşlerinin altında kalan
yakamda taşırdım güzellikleri – ne yanılgı –
düşler sırlı, hayat acımasız ve gizliymiş
şimdi kuru bir göz: benim açığa çıkan
bir saat, kusursuz ve büyük bir enlem
küçümsenmiş ve kinli bir saldırgan işte zaman
“la historia me absolvere”! yalan
en çok da tarihtir düşleri sınıfta bırakan
onlar mı dağıldı ben mi büyüdüm
kâbuslarımla sevişirim artık, alnımla
yanılmak da güzel, şu gece olmasa