1.
kapının önünde bir okyanus olmalı
normal bir evrende normal bir mimar böyle düşünürdü
yıkanmak istersen dışarda bekleyen bir okyanus fikri
bir fikir başka neye yarar melanie
bak bizde ölebilirsin çünkü hiçbir film peşte’de bitmez
bizde ölebilirsin bunun için ayırdığımız bir tuna nehrimiz var
bir odamız var sakinleşme odası diyoruz
bir gardropp dolusu ceset torbası
buradaki vurgu asılmış kelimesine
-öyle bir şey geçmiyor ki yukarda
öbür türlüsü de geçmiyor ama
2.
yedi şehir sana teşekkür eder
iki kral gülümser
biri yalancıktan gülümser ama
herneyse bu sadece beni ve bütün şiirlerini ilgilendirir
bir kıtayla el sıkışma tecrübesini ilgilendirir
karar değil, veda değil, sıkılgan bir el sıkışma
bari bir an eşit olsa iki elin
sıkılgan bir el sıkışmadaki kuvveti
bu bölümü onsekiz yaşında da yazamadım
yazmış şairlere baktım yazamamışlardı
doğacakları yer biliyorlardı
ben o şiiri gelecekte de yazamadım melanie
3.
bazı filmlerde vardır
çocuk namluyu tutup içine bakar
anlaşırsak o asker hiç olmamış olabilir
bir asker elbakiresi olabilir kötü bir tercümeyle
iyi genlerimiz kötü genlerimizi kusabilir yeri gelince
elyazması kuran’ın kapağındaki tarihe bakarken
kendimi hiç zeki hissetmediğim bir saniye
-bir saniye
önemsiz bir karede bir saniye görünmek gibisi yok
o çılgın ihtiyar için de geçerli bu
-hey ihtiyar ne dersin?
namluya bakacak çocuk gelmedi mi daha
ama seninle mükemmel değilsin bilgisini paylaşabiliriz
ayaklarıma kapandığında bunu yapabiliriz
beraber ayaklarıma kapanabiliriz
bir gün sana bir cuma ısmarlarım yürüyerek gideriz,
kontağı çevirdiğinde ama kardeşlik biter
4.
neden “bu bir bahtsızlık olsun” sonra
80 öncesi fuarlara katılamazdık
şimdi her şeyin bir fuarı oluyor
birer kere gitsek dünyayı değiştireceğiz oluyor
stantlarda en meraklı dalgın halimizle
sen beni seviyorsun ben seni seviyorum halimizle
5.
anlaşırsak ben yokum