Geliyorlar,geliyorlar
Gemileri gör varıyorlar kalbim.
Magdalene üstünde gemilerdir,
Gonzalo Jimenez’in gemileri;
Varıyorlar,varıyorlar,gemilerdir…
Kapa,kemiren kıyılarını,
Koma onları ha,nehir!
Al onları,dalgaların altına,
Sil süpür,onlardaki tamahı!
Ateş hortumunu at,
At kanlı omurgalılarını,
Nehir!
Sal,
Göz yiyen yılan balıklarını,
Sal onlara!
Kaba timsahı çıkar,yollarına:
Batak rengi dişleriyle onu,
İlkel kalkanıyla;
Kumlu sularının üstüne kur,
Köprü yap,onu!
Jagar(*) ateşi boşalt,nehir ana:
Tohumlarından olma ağaçlarının,
Doruğundan!
Kan sinekleri yağdır,kan,
Kör et gözlerini,kara dumanla!
Tık onları,yarı kürene:
Yatağındaki karanlık köklere
Bağla,onları!
Ye bitir,yengeçlerinle:
Ciğer ve dudaklarını,
Tüm kurut kanlarını,
Kurut!
Talan ediyorlar,
Dişliyorlar,öldürüyorlar,
Daha şimdiden;
Daldıkları korudur.
Sırlı, kırmızı ormanın örtüsünü
Savun Kolombiya,n’olur!
Bıçağı dayadılar şimdiden:
Ufacık tapınağına,Iraka’nın.
Aha,tuttular zipa’yı(**)
Ve bağladılar:
“De sökül,
Eski tanrının mücevherlerini! ”.
Mücevherler ki:
Pırıldar ve çiçeklenirdi,
Kolombiya seherinin çiğiyle.
İşkenceye koşarlar prensi,
Şimdi de,
Öldürdüler.
Başı,bakar bana:
Kimsenin örtemediği gözleriyle,
Bakar,yar gözleriyle:
Yeşil ve çıplak yurdumun.
Muhteşem başı,yakarlar
Şimdi de.
Ardından gider atlar:
Kılıçların ve işkencelerin,
Şimdi de.
Üç beş köz kalmış ortada,
Ve küller arasında şimdi:
Gözleri prensin,
Kapanmayan gözleri.
(*) Jagar: Güney Amerika kaplanı
(**) Zipa: Yerli başbuğ ve papaz