Huzursuzum. Uzak uzak şeylerin susuzluğu var bende.
Ruhum loş uzakların eteğinden tutmak iştiyakıyla çırpınıyor.
Ey büyük Öte, ey flütünün tiz çağırışları.
Uçacak kanatlarım olmadığını ve burada bu noktada ebediyen kalmağa
mecbur bulunduğumu unutuyorum.
Uyanık ve istekliyim. Garip bir ülkede bir yabancıyım.
Sesin nefesin bana imkansız ümidi fısıldayarak ulaşıyor.
Dilin, kalbime tıpkı kendisi gibi aşinadır.
Ey Öte’yi arayan, ey flütünün tiz çağırışları.
Yolu bilmediğimi ve kanatlı atım olmadığını unutuyor,
ebediyen unutuyorum.
Tedirginim. Kalbimin içinde bir gezginim.
Uzayan saatlerin güneşli sisinde, semanın mavilikleri içinde
hayalin en engin şekiller alır.
Ey en uzak son, ey flütünün tiz çağırışları.
Yalnız başına oturduğum evin her tarafındaki kapılarının
kapalı olduğunu unutuyor, ebediyen unutuyorum.