Bozkır ufuklarında mor akşamı soluyan
Bir kara tren gibi geçtin içimden yine
Buhar-buhar duman-duman ey yar
Ey buğulu bardakta susadığım bengisu
Vefasız yar merhametsiz zalim yar
Ne zaman son bahçeme uğrayacak ilkbahar
Adları konulmamış çocuk çığlıklarınca
Yırtılınca düdük sesi trenin
Yırtıldım nesebi gayrı sahih akşamın
Bakire çarşafında
Yırtıldı fırtınada coğrafyası gözümün
Tarih düşürdüm güne takvim gibi yırtıldım
Öldüm aslanlar gibi başım dik ve alnım ak
Ölüm korkusu denen canavardan kurtuldum
Bak çiçeğe durdu dallar yeniden
Yeniden esmeye başladı rüzgâr
Serin-serin
Üzülme yaşarken öldüğüm için
Nerde ellerin
Beni hayata bağlayacak düğüm için
Sensizim kurşun gibi geçtin içimden ey yar
Binlerce kibrit çaktık bir ateş yakmak için
Neden bunca hasretlik
Bir gül bırakmak için
Ne zaman son bahçeme uğrayacak ilkbahar