Sıvanır her lahza yalnızlığına,
Vurulan son günün kapkara kanı…
O son yalnızlığı son bir kez sına,
Ateş pençelere verip yakanı;
Gör kör kuyularda suyu yakanı,
Su yangınındaki âmâ âhengi…
Gece, kurşunlarla kuşların cengi,
Her nefes, bağrında mavzer fişengi…
Ulum ulum ulur o bulanık su,
Sen o son türkünü söylediğin an…
Göksüz yıldızlara kurulan pusu,
Öksüz ömürlerden örülen zaman…
Dolunay, savrulan sarı bir duman,
Karanlık, göğsünde Arab-ı zengî…
Oynak görüntüler bir kara çengi,
Her nefes, bağrında mavzer fişengi…
Ve sen, ey bir türlü ben olmayan kuş,
Ey son nefesimle bitecek türkü! ..
Alacak sırtından son zorlu yokuş,
Som karanlıklardan giydiğin kürkü…
Sırtında kaftanı, başında börkü,
Elinde fermanı ve can mihengi,
Gece, can alıcı; gece, kan rengi.
Her nefes, bağrında mavzer fişengi…