Kişneyince küheylân ansızın koptu yular
Gönlümün heybesinde bir moloz taş gibiyim
Bir-bir kuleleştikçe önümdeki kuyular
Yetmiyor bu yığını anlamaya duyular
Beynimin tandırında güveçtir kafatasım
Ben bu kafatasında kaynayan aş gibiyim
Çengi gönül elinden şenliğe döndü yasım
Şehlâ göz üzerinde rastıklı kaş gibiyim
Yırtılınca çıplaklık denen yalın libasım
Bir sinek kanadını bine böldü makasım
Yokluğun boyasına daldırıp kirpiğini
Havaya yel nakşeden deli nakkaş gibiyim
Çölde çakırdikene sıvadım gözlerimi
Kurularla yanacak kurumaz yaş gibiyim
Hangi Aslı’nın saçı süpürür közlerimi
Bunca üvey içinden kim seçer özlerimi
Ruhum bir baykuş gibi cesedime tünemiş
Dört cephede amaçsız süren savaş gibiyim
Utkulara uzanan cümle yolları yemiş
Ayağını kemiren bir kesik baş gibiyim