Sırığını âsâ sanan bedevî
Özün Emîr bildi cihanı yurdu
Her sabah sırtına giydiği devi
Her gece altına serip uyurdu
Kelâmda cümleyi etmezdi tamam
Kelimeyi bâr-ı zeban ederdi
Fincan-ı fenâyı kırsa da ne gam
Bin canı kibrine kurban ederdi
Ulemâ üdebâ şuara nedir
Özünden özgeye “avam” diyordu
Dünyaydı üstünde yattığı sedir
Âlem mi “o benim davam” diyordu
Yoldu aydınlığın yüz aklarını
Kalında denedi en ince tarzı
Çekip de altından ayaklarını
Devirdi üstüne küre-i arzı