Alırım tozlarınızı kirpiklerimle
ıslak iki sürüm
iki gözkapağım iki fırça
yol eder yüzünüzü kirpik-kirpik yürürüm
sürükler kara cellat leylâ’yı sürüm sürüm
ışıktan zindanımda sızlarım parça parça
yandıkça leylâsızlar
yanımda leylâ sızlar
bu vahasız çöllerde dondukça bakışlarım
tuz-buz olur sevdamı saran sırça
soyundukça çırılçıplak sular
bunca prangalarımla hürüm
çıkarlar saklandıkları yerden kuytular
ta ciğerinizi görürüm
Her akşam nedamet hanında
ağırlarsınız umut bezirgânımı
her gece bir kol dolarsınız belime elsiz
bir bağlama verirsiniz elime telsiz
telli senem aşkına bir türkü bağlayamam
bir türlü ağlayamam
siz her gece o nedamet hanında
ağırlarken umut bezirgânımı
iki elim iki yanımda
arar sabaha dek öbür yanımı
Ve her sabah bir yol atarsınız önüme
bir yol ki pörsümüş kırk düğümlü ip
bir sahra serersiniz ki gönlüme
bezirgânlar firar kervanlar seyip
deve böğürtüsüyle bağlayıp gözlerimi
yüklersiniz sırtına her devemin bir devi
verirsiniz elime dilimi edip yular
umurunuzda mıdır gözü bağlı bedevî
bu vahasız çöllerde deveyi nerde sular