-Karacaahmet’de-
Her seher bir şimşek gibi dünden güne atlar
Gün yanığı mermerlerde gül kokulu hatlar
Bir deniz ki her damlası yıldırımla yunmuş
Nice bin can biten ömrü mermerde soyunmuş
İbret bir ibrişim gibi solgun bu yumakta
Sonsuzluğu sessizliğe sarmış uyumakta
Her taş bir tümsek üstüne kumru gibi konmuş
Kanadında gözyaşları kuş sesleri donmuş
Kıyam eden ak kundaklı bu mermer bebekler
O kavşakta sonsuzluğa teşyi için bekler
O bebekler emsin diye gökyüzünden yeri
Meltemlerde damıtılır servi gölgeleri
Ve yarımlar dön emrinin özünde tam olur
Cümle sesler sessizliğin sesine râm olur
Gece gündüz yan yanadır ışıkla karanlık
Zamanın sık dokusunda her asır bir anlık
Ha Alperen ha serseri ha sofî ha rindan
Bin bir şehrayin içinde uğuldar bu zindan
Ne bezm-i sûz-i dilâra ne uşşak ne sâki
Her mermerin ak alnında tek hat: “Hüvelbâki”