Susmuştu deniz
Susamıştı yorgun sular
Gelen bendim fırtınanın sustuğu yerden
Ayak basılmamış tozlu yollardan
Dünya dönüyorken ben gittim
Güneşin altın saçları değmedi yanaklarıma
Çok erken gelmiştim çok erken gittim
Gün sarısına uzandım
Gecenin mor eteğinden tuttum
Bozkırın kor güneşinde üşürken solgun düşlerim
Salkım-saçak denizleri karlı dağlarda kuruttum
Kabarırken bin med ile yüreğimde yedi deniz
Küçük bir kumsalda yittim
Dağlar isyan etti tükenişime
Özümde eridim ben bende bittim
Çok uzaklardan geliyordum
Avuçlarımda deniz gözlerimde kum
Atım yoktu elimde bir nal vardı bir yular
Susmuştum susadıkça gönlümde yorgun sular
Sonra o kuş o ses o bahar dalı
Birden yüzün açtı bahar dalında
Bana uzattığın elini tuttum
Gökten düşen tek elmaydı elimdeki at nalı
Bülbül gibi solan gülün alında
Zamanı bir somun gibi ikiye böldük
Muratsız masalın kerevetinde
İkimiz el-ele birimiz öldük
O yaşanmış masal bir bir aklımda
Sen hangimiz idin onu unuttum