Yol yüğrüktür her sofuyla tutulmaz
Müşteri olmazsa gevher satılmaz
Ekmek yedirmekle hakka yetilmez
Hakk’a yarar doğru kul olmayınca
Niceler gelirde tasvire bakar
Kendini bilmeyen odlara yakar
Bir kulaktan girer birinden çıkar
Kursağa bir delik yol olmayınca
Söylenen divandan sen ne anlarsın
Evliyaya gevher olup çağlarsın
Tutmadıktan sonra niye dinlersin
Mani mi türkü mü anlamayınca
Camış gelir kendi kendin kaşıtmaz
Nur doldurup kalp evini ışıtmaz
Binbir kelam desen birin işitmez
Neyleyim kulağı sem etmeyince
Değme sofuların meyi içilmez
Sofrasının baş ucundan geçilmez
Mahmurdur uykudan gözü açılmaz
Neyleyim marifet kal olmayınca
Engin olmayınca sular çağlamaz
Değme bir sofuya gönül bağlanmaz
Şah Hatayi’m gözüm yaşı sağlanmaz
Özünden bulanıp ağlamayınca