tarlaların sınır taşlarını kaldırdım
yaza hazırlanan böceklere baktım.
nehrin sürüklediği kuma sordum:
kin nedir, nasıl geri dönülür kıyıdan?
gök haritalarını inceledim, yıldız motiflerini
savaşla barış arasındaki uzaklığa çalıştım.
ölüm yoksa bu dünyada, hayat da yoktu
eğilmek gerekirdi rüzgarın önünde, bunu bildim.
dere yataklarını izledim, gül tarhlarını
karıncanın yitirdiği yolu buldum.
unuttum kimdim, semt pazarında dolaşırken
anladım, su satan çocuklardan biriydim.