Gündüzle ölçüyoruz eski limandaki düşünceyi
Bir şeyi anlatmak ister gibi rüzgar
Masamızdaki peçeteleri karıştırıyor
Ölmüş bir yakınımıza benziyor bulut kümesi
Ezan sesi geliyor yalıların arasından
Büyük bir şilep sessizce uzaklaşıyor
Denizin uykusunu kaçırmak istemeyen misafir gibi.
Senin yapraklarınla dolmuş bir havuzum
Akşam kurbağalarının gürültüsüyle avunan.
Gece yıkıntısıyla karşılaşıyoruz orda
Bir ağaç yalvarışlarıyla hüzünlendiriyor bahçeyi
Biz biliyoruz kışın gümüş sokaklarını
Hangi kar örter düş kırıklığını
Alır ellerimizden bizden olanı
Dağ tarafından gelen haberlerle susuyoruz
Kurban bayramındaki kanla kirlenmiş bıçak gibi.
Senin dallarında kapanmış bir patikayım
Sabah oğlaklarının çanlarıyla uyanan.