Koskocaman bir balya, hiç kimsenin görmediği
gümrüğün sansüründen gizlice kaçırılmış
bin tonluk acı~yükü sırtımda götürdüğüm;
belki ben daha doğmadan bin yıl önceden
bu ambalaj gizini çözen tek şifre
—tehlikeli madde— gözyaşından soğuk damgası
ya da kanmumuyla mühürlenip kapatılmış
yasak yaşamaların bana armağan ettiği
Almamazlık edemezdim ayıp olurdu çünkü,
en hafif olmak varken bu gece yolculuğunda
bir ân yanımdan ayırmadığım bin tonluk acı;
ama atamam ki odur duyuran bana yaşadığımı,
o olmadan nasıl anlıyacaktım soluk aldığımı?
Kadınlar, erkekler ve çocukların tüm mutlulukları,
darılmaların barışmalara getirdiği sevinç…
Her şeylerim kapalı odalarda bıraktılar,
örttüler iç’in iç’e açık pencerelerini;
aradıkları yoktu ki zaten her şey gözönünde,
ellerinin altında balmumu günleri
aynı modele göre biçimlendirdiler,
yonttular köşelerini tehlikeli yaşamaların,
törpülediler uçlarım kuşkuların;
uzun vadeli hesaplar, otomobil, apartman katları,
ay ay ödenen taksitler, bütün bir kuşağı yutan,
yanılmıyan hesaplar ve paranın birike birike
kişiliğe büründüğü, ortak olduğu yaşantılarına,
iğreti durduğu ve güçlükle tutunduğu iç düzende
Ölümün o kapkara soluğu gezinmiş aynalarda
görünüp kayboldular yarasalar gibi,
her gülümseme, her söz önceden hazırlanmış
mühürü ve imzası okunmayan bir dilekçe.
Ben o daracık kompartımanında yalnızlığın
bir gece yolculuğunun tek yabancı yolcusuyum
yanımda bin yıllık balyası acılarımın! ..