Güz yoğuruyor teknesinde
ölü yapraklarını hüznün;
—duaları yarıda kalan ağaçlar—
yapraklar kopuk eller gibi yerde
savruluyor başdöndüren bir hızla
anaforuna yokluğun;
soluğunu tutan rüzgâr
yavaşlayan yürek atışlarını dinliyor doğanın;
gölgeler tedirgin ve titrek
son bir diriliş atılımıyla
uzuyor ve siliniyor;
yıldızların söylemek isteyip de
açıklamağa cesaret edemediği korkunç giz
yaklaşan son’u duyuruyor,
ölüm kalım savaşını sürdürüyor son yaz;
sokak ortalarında, bahçelerde ve parkta
yaz kokuşmaya yüz tutmuş cesediyle
boylu boyuna uzanmış,
ölü gövdesini karıncalar götürüyor;
güz hazinesinin kapısını ardına kadar açmış
borç üstüne borç ödüyor,
iç rahatlığıyla yatacağı
o ak uzun uykusuna hazırlanıyor