Açıldı sessizliğin sedef çekmecesi
Kış yerleştirdi içine yeryüzünü
Süpürdü toz halinde ufalanan günü
Uçuştu havaya bu tozun binlercesi
Gök mangalının patlıyan mısırları olmalı
Boyuna yere saçılan bu iri iri taneler
Kış’ın yeryüzüne serdiği bembeyaz halı
Sessizlikten dokunmuş kim bassa deler
Bir öykü ne sonrası belli, ne öncesi
Toprağın kara defterinde ak yaprak
Rüzgârın elinde kaldı birden koparak
Biz daha okuyamadan silindi son hecesi
Bir süt kâsesi kaymak tutmuş yeryüzü
Uzun bir bekleyişin için için kaynattığı
Dağ birden öfkelenerek yuvarladı çığı
Görmek istiyor sanki ondan ürktüğümüzü
Girdi sessizliğin büyük gemisi
Kış’ın bir gecede kurduğu ak limanına
Hemen karşılamaya koştu kimisi
Kimimiz sokulamadık korkudan yanma
Biri var sessizliği işliyor gergefinde
Ap-ak bir gül halinde koskocaman
O incecik iğnesi batırıp çıkardığı
Ne yapacak bitiremeden kırıldığı zaman