iki
leylaklar yas tutuyor bu şehrin ötesinde
zindanlarda gül açmış bu gece duyuyorum
kaybolup gitmiş sesim senin tatlı sesinde
bu gece bir kartalı öldürmek istiyorum
rüyamda bir mezarın son defa yanan mumu
ve zakkum ağaçları tırmalıyor ruhumu
sana bu gece benim artık kaybolduğumu
söylenmemiş sözlerle bildirmek istiyorum
kimi uyur ve kimi dansa başlar delice
biri bu dansa bakıp matem tutar gizlice
bense burda yapyalnız tam bu saat bu gece
bu şehri baştanbaşa yürümek istiyorum
gülüm layya istersen hançer daya göğsüme
kimse şahit olmadı sevdaya küstüğüme
gecelerden bu gece bu soğukta üstüme
seni yalnızca seni örtünmek istiyorum
evrende paramparça güzelliğin aynası
kıvrım kıvrım bir sevda uzun bir yılan dansı
ve insanlar hep aşkı inkara hazırlanan
bu inkarla delirip hep bu inkarla yanan
uzaktaysa durmadan yağan doğu karları
dağlarda saklı duran keklik yumurtaları
ve mecnunun çölünde karıncalar böcekler
bulunca o şarkıyı artık ölmeyecekler
ve o şarkı dilimle dilinin arasında
o şarkı kanar durur bir ceylan yarasında
ceylanlar yaylalara mecnun gibi koşarlar
uzanır mecnun mecnun sinemizde şavkırlar
inler durur şarkılar ki o bensiz ben onsuz
bu duygu yakar beni o şarkı kadar sonsuz
sonsuz bir ağıt iner gerçek kara habere
gülüm layya kendini atar harabelere
harabelerde izler silinir sessiz sessiz
ben layyadan uzakta olur muyum habersiz
kara haber tez bulur bekleyen yürekleri
doldurur birileri boşalan tüfekleri
çekilince kurşunlar her ses kendine döner
bir hayat yanar yalnız bütün hayatlar söner
her gece insan kendi kendini yakmakta
ufuklar ağlamakta ve bir tren kalkmakta
bir tren midir yırtan geceyi baştan başa
vurma be gülüm vurma başını taştan taşa
durma gülümse layya bak horozlar ötmekte
bu şiir bitmemekte bu şiir bitmemekte
bak tedirgin ceylanlar aralıyor zamanı
gülüm layya gülüşün yaralıyor zamanı
ve sen benim sunamsın ama ben gidiyorum
çaresiz ellerini kaldırsan da göklere
bu aşkın inancına yeminler ediyorum
ayrılık dua olsun kuşlara böceklere
layya seni bulduğum anda kaybediyorum
ne kadar benziyorsun renkli kelebeklere
doğmamış bebeklere intikam diliyorum
güneşlerin ufkunda tutamayınca seni
aradım hep aradım bir mumun ışığında
ve mumlar alevlerde tüketince gölgeni
kaybettim ben kendimi cinlerle kafdağında
bir mezara gömülen hatıralar treni
saklıyor seni beni bir mahşer toprağında
güneş gibi kendime katamayınca seni
ey uyku zalimliği hızla eriyen zaman
dansediyor yumulan gözlerimde yılanlar
yanakları dünyanın layya senin ağlaman
efsane haber taşır artık baylar bayanlar
savurur şapkasını suya bir yavru ceylan
vurulur ceylan gibi canandan ayrılanlar
vurulur ağlamanın ince parmaklarından
bir yudum çay içerek kahvelerde oturmak
seni düşünmek için bahane olmuş bana
ve doğranan yudumdan tatlı vakitler kurmak
girmiş hırsızlık gibi ruhumun arasına
beni beklermiş deniz akıp gidermiş ırmak
katarmış beni kızlar yurdundaki yasına
bir yudum gökyüzüyle ötelerde oturmak
kalmadı lugatımda bu halin kelimesi
nazlı taze günlerden isyana koşuyorum
bir kız gülümsemesi uzak bir bomba sesi
ben bu müphem dünyada acılarla sarhoşum
olmadı hiç rüyamda bir güvercin kafesi
dünyada olamadı benim bir sai kuşum
kalmadı ceblerimde günlerin kelimesi
layya yenikapıda ruhunu aramasın
aramasın ruhumu çağdaş harabelerde
onu sonsuzluklara bu tek şiirle asın
ceylanlar avcıları düşürsün yine derde
layyalar doğmaz diye anneler ağlamasın
gülümseyecek layya her kızdaki kederde
hayat bende kaybolan huyunu aramasın
ararsa beni layya başlarsa ağlamaya
parlar mı gökkuşağı boynunda mevsim mevsim
koynunda yalnızlığın şehir kapalı aya
tenimin mendilinde dilim dilim bir isim
ben ki minnacık acun güller fışkıran kaya
alıp gitsem ruhumu tanınmasa cesedim
başlarsa ağlamaya ararsa beni layya
ben yeni bir inanca göçerken tek başına
dehşet gözyaşlarıyla bir gece örüyorum
geceler ki yürüyen sınırsızlık taşına
tozlu yollar boyunca hep seni görüyorum
bir cinnet öpüşüyüm çığlığa gözyaşına
bakış ince bir resim durmadan yürüyorum
gök yeni bir intikam biçerken tek başına
alıp dola boynuna kimsesiz odalarda
ta kalbinde kıvranan kıvranan ellerimi
ayrılık ılık evren limansiz adalarda
koşturur şafaklara yalnayak seherimi
güneşini al da gel konuş karanlıklarda
kesmesin şu ellerim burada kaderimi
alıp dola boynuna en sessiz adalarda
yorulmam çilelerden çilelerle uyusam
bir ninni şırıl şırıl yatsam su kenarında
bir evren tütsülenir senden bir nefes duysam
ve yıkanır ölüler bengisu pınarında
kandan ve gözyaşından seni damıtıp yazsam
canlanırsın dünyanın en derin duvarında
yokluğunda öteden gölgelerle uyusam
birgün sona erince bu dünya cehennemi
sen de anlarsın artık aynalar yalan söyler
ölüm erken olmasın çok özledim annemi
o yağmurlu turküyü şimdi ancak can söyler
hatırlanmaz sularda neyle sevişir gemi
bir de böyle türküyü yardan ayrılan söyler
eriyince ufukta bu rüya cehennemi
çobanlar kavalları damardan üfleyecek
bakıp bakıp ruhumda kurduğun saltanata
bir buluşma baharı bir gelincik bir çiçek
ağlıyor ötelerden hazan olmuş hayata
her hazan kıvrımında bin bahar dirilecek
baharlar uzar nile ve diceleye fırata
çobanlar kavalları bahardan üfleyecek
uzanır sereserpe parka fakir adamlar
kuşdilini konuşur uzakta bir yabancı
günahkâr yüreğime taze korkular damlar
her yanda dilenciler kaderime duacı
ne bu aşk unutulur ne de o genç idamlar
ne hoca anlar halden ne de çingene falcı
uzanır sereserpe göğe cesur adamlar
ki gökyüzü yeryüzü arasında bu sevda
nasıl yolsun anneler saçını nasıl yolsun
öncesiz ve sonrasız bir açlık ağlamada
sana ey yalan rüya kara yılanlar dolsun
bendedir zalimlikler ve ak gözler layyada
beyaz düşü karartan kara eller kahrolsun
kahrolsun gökyüzüne sıçramayan her sevda
gökkuşağı altında geleceğin koşusu
yıldızlar kanat olsun ve merhamet merhamet
tükensin istiyorum yalan ölüm korkusu
bir gelin bir bebeğe bir genç bir gence hasret
açar artık sırrını çölde saklı kalan su
günahsız bir sevdaya açılır kutlu cennet
ve layyanın alnında geleceğin kokusu
artık veda edemem bavullarımı yaktım
artık veda edemem yandı fırat köprüsü
bütün günahlarımı artık sana bıraktım
giriyor günahına bir kuş bir aşk ölüsü
çocuklar olmasaydı inan ağlayacaktım
sonkez söyleyecektim bir buluşma türküsü
bense hain saçlara kanlı çiçekler taktım
görünmez bir yerden öptüm dilini
dilini dilini gizli dilini
aşk şimdi bir yalan yalandır layya
ve bahar ve başak talandır layya
sen sıcak bir yarım düşün gelini
gelini gelini aşkın gelini
bulandır denizi bulandır layya
başını başımla dolandır layya
bir sözcük olsa da tutsam elini
elini elini nettin elini
kandır bu inceden yanandır layya
ve candır sevdadır canandır layya
nasıl savurdun oy sain telini
telini telini altın telini
aşktır duramayan akandır layya
derinden derine yakandır layya
aşk ki yakar birgün senin belini
belini belini sıcak belini
bir gül ki kalbime dolandır layya
düşün ki bu son ses son andır layya
yitirmiş dilini aşkın gelini
gelini gelini aşkın gelini
Sıtkı Caney