Hangi tele vurunca böyle hıçkırabilir
Güneşi kanadında taşıyan büyük melek
Senin ince gönlünü hangi kış kırabilir,
Ey sırma nakışında sarkıt duran kelebek!
Yaz, bütün binalara birden geldiği zaman,
Kanın gelişi gibi tıkalı bir damara,
Ilık bir sükûnetle sarmalanır uyuman;
Narin bir kadifeyle kaplanır derin yara.
Ağzın artık yanıyor. Artık anlatmayalım,
Kim bu ağır şeyleri böylece diyebilir!
Demirden kapıları neden ıslatmayalım
Ta çürüsün çürüyen; evet çürüyebilir!
Gözyaşların geçiyor keskin kayalıkları,
Şiir haddi olmayan bir denize varıyor
Gözlerin, en dipteki gümüşî balıkları,
Suvarıyor gözlerin, ve yüzün ağarıyor.