Bunları da Okuyun

    Erenler Şah’tan Gelirler Şiiri – Seyyid Nesimi

    29 Aralık 2021

    Yalnız Kaldığım Günlerden Biri Şiiri – Aziz Nesin

    28 Aralık 2021

    Al Önlüklü Mavi Yazma Şiiri – Karacaoğlan

    29 Aralık 2021

    Zaman Ayarlı Şiiri – A. Hicri İzgören

    29 Aralık 2021

    Bugün Mâtem Günü Geldi Şiiri – Şah Hatayi

    29 Aralık 2021

    Âgâz-ı Gazeliyyât 209 Şiiri – Agah

    29 Aralık 2021

    Ölümden Sonra Neşelenmek İçin Lied Şiiri – Orhan Veli Kanık

    29 Aralık 2021

    Çay Aşşağı İz Gider Şiiri – Muhlis Akarsu

    29 Aralık 2021

    Balkan Şiiri – Ali Ayçil

    29 Aralık 2021

    Necip Fazıl’dan Basına: Şiiri – Necip Fazıl Kısakürek

    28 Aralık 2021
    Facebook Twitter Instagram
    Facebook Twitter Instagram
    Şiirhane
    • Anasayfa
    • Dönemler
      • Cumhuriyet Dönemi
      • Yedi Meşaleciler
      • Fecr-i Ati Topluluğu
      • Garipçiler (1. Yeni)
      • Halk Edebiyatı
      • İkinci Yeniciler
      • Milli Edebiyat
      • Öz (Saf) Şiir Dönemi
      • Tanzimat Edebiyatı (1. Dönem)
      • Tanzimat Edebiyatı (2. Dönem)
      • Tekke ve Tasavvuf Edebiyatı
      • Toplumcu Gerçekçi Şiir Dönemi
      • Servet-i Fünun Edebiyatı
    • Yabancı Şairler
    • Rastgele Şiir
    • İletişim
    Şiirhane
    Anasayfa»Yabancı Şairler»Thomas Stearns Eliot»Dört Kuartet Şiiri – Thomas Stearns Eliot

    Dört Kuartet Şiiri – Thomas Stearns Eliot

    Thomas Stearns Eliot- Thomas Stearns Eliot
    Telegram VKontakte Facebook Twitter Pinterest LinkedIn Tumblr Email WhatsApp
    Paylaşın
    Facebook Twitter LinkedIn Pinterest Email

    Şimdiki zamanın ve geçmiş zamanın
    Her ikisi belki de içindedir gelecek zamanın,
    Ve gelecek zaman kapsanır geçmiş zamanda.

    “Yukarı giden yol aşağı giden yolun aynısıdır”. (Heraklit)

    – I –

    Eğer zaman hep buradaysa
    Yakası bırakılmaz bütün zamanların.
    Bir soyutlama olabilecek şey
    Ölümsüz bir olasılık olarak kalakalır
    Hüsnükuruntuların dünyasında yalnızca.
    Olabilecek olan ve olmuş olan şey
    İşaretler her daim varolan aynı şeyi.
    Bellekte adımların yankısı
    Geçmediğimiz geçitten aşağı geçerek
    Hiç açmadığımız kapıdan
    Girelim gül bahçesine. Yankılanır sözlerim
    Böylece, zihninde.

    Fakat hangi maksatla
    Rahatsız etmeli ki gül yapraklı bir kasedeki tozu
    Bilmem.

    Diğer yankılar
    Şeneltir o bahçeyi? Takip edelim mi?
    Acele, dedi o kuş, bul onları, bul onları,
    Köşeyi dönünce. İlk kapı arasından,
    İlk dünyamızın içine, takip edelim mi
    Ardıçkuşunun hilesini? İlk dünyamızın içine,
    Oradaydılar, vakur, görünmez,
    Devinmekte ağırlıksız, o ölü yapraklar üstünde,
    Sonbahar sıcağında, titreşen hava boyunca,
    Ve çağırdı o kuş, yanıtladı
    Çalılık içinde saklı duyulmamış bir tınıyı,
    Ve geçip gitti görülmemiş bir göz ışını, çünkü o güller
    Bakılmış olan çiçeklerin biçimini almıştı.
    Orada onlar misafir gibiydiler, ağırlanan ve ağırlayan.
    Sonra gittik, ve onlar da, belirlenmiş bir şekilde,
    Daracık boş sokaklar boyunca, her dem yeşil çemberin içine,
    Boşaltılmış gölcüğün dibine bakmak için.
    Kurut o gölcüğü, kurut o betonu, kahverengi kenarlı,
    Ve o gölcük dolmuştu günışığının suyuyla,
    Ve lotus doğruldu, usulca, usulca,
    Yüzey kaydı ışığın yüreğinden,
    Ve ardımızda kaldılar, yansıdılar havuzda.
    Derken geçiverdi bir bulut, ve o gölcük boştu.
    Git, dedi o kuş, çünkü o yapraklar çocuklarla doluydu.
    Heyecanla saklanmış, gülüşler içeren.
    Git, git, git, dedi o kuş: insanlık
    Tahammül edemez çok fazla gerçekliğe.
    Geçmiş zaman ve gelecek zaman
    Olabilecek olan ve olmuş olan şey
    İşaretler her daim varolan aynı şeyi.

    – II –
    Sarımsak ve safirler çamurda
    Pıhtılaştırırlar tekerin gömülü dingilini.
    Kandaki tiril tiril tel
    Müzmin yaraların altında şakır
    Yatıştırır haylidir unutulmuş savaşları.
    Atardamar boyunca dans
    Akkanın dolaşımı
    Yıldızların yönelişince biçimlenmiş
    Yükselir yaza ağaçta
    Deviniriz devinen ağaç üstünde
    Etkilenmiş yaprak üstündeki ışıkta
    Ve işit sırılsıklam zeminde
    Aşağıda, tazı ve yabandomuzu
    Sürdürür yaptıklarını daha önce olduğu gibi
    Fakat uzlaşmışlar yıldızlar arasında.

    Dönen dünyanın dingin noktasında. Ne ten ne de tensiz;
    Ne bir yerden ne de bir yere; dingin noktada, oradadır o dans,
    Fakat ne tutuluştur ne de devinim. Ve süreklilik deme buna,
    Geçmiş ve geleceğin topladığı yer. Ne bir yerden devinim ne de bir yere,
    Ne yükseliş ne de çöküş. O noktayı saymazsak, o dingin noktayı,
    Dans olamazdı, ve sadece o dans var.
    Orada bulunmuştuk, tek söyleyebileceğim bu: neresi, söyleyemem.
    Ve söyleyemem, ne kadar, çünkü bu zamanın içine yerleştirmektir onu.
    Pratik arzudan içsel özgürlük,
    Eylemden ve acı çekmeden kurtuluş, kurtuluş içsel
    Ve dışsal zorlamadan, gene de kuşatılmış
    Bir his inayetiyle, beyaz bir ışık dingin ve devinmekte,
    Erhebung kımıltısız, dışarıda bırakmadan
    Yoğunlaştırma, yeni ve eski bir dünyanın
    İkisi de apaçık kıldı, anladı
    Kısmi vecdini tamamlanmışlığın,
    Kısmi dehşetin çözülmüşlüğünü.
    Gene de geçmişin ve geleceğin zinciri
    Örülmüş değişen bedenin zayıflığında,
    Korur insanoğlunu tenin tahammül edemeyeceği
    Cennetten ve lanetten.

    Geçmiş zaman ve gelecek zaman
    İzin verir birazcık şuura.
    Şuurlu olmak zaman içinde olmamaktır
    Fakat yalnızca zaman içindedir gül bahçesindeki o an,
    Yağmurun vurduğu o çardaktaki o an,
    Sis altındaki o esintili kilisedeki o an
    Anımsanır; iç içe geçmiş, geçmişle ve gelecekle.
    Yalnız zaman aracılığıyla fethedilir zaman.

    – III –
    Buradadır şefkatsizliğin bir yeri
    Zaman önce ve zaman sonra
    Kısık bir ışıkta: Gölgeyi
    Fani güzelliğe döndürüp, yavaş devirle
    Kalıcılık öneren, berrak sessizliğiyle
    Biçimi kuşatan günışığı değil,
    Ne de karanlıktır arındıran ruhu
    Boşaltarak tensel olanı mahrumiyetle
    Temizleyerek şefkati zamandan.
    Ne çokluktur ne de boşluk. Sadece bir titreşim
    Üstünden zaman geçmiş kasılmış yüzlerde
    Şaşkınlıktan şaşkınlıkla şaşırmış
    Hayallerle dolmuş ve anlamdan boşalmış
    Yoğunlaşmadan kabarmış kayıtsızlık,
    Döndürür fırıl fırıl insanları ve kağıt parçalarını,
    Soğuk yel eser öncesinde ve sonrasında zamanın,
    Sakat ciğerler soluk alıp verir
    Zaman öncesi ve zaman sonrası.
    Sayrı ruhların fışkırması
    O solmuş, o uyuşuk havada
    Taşınır Londra’nın kasvetli tepelerini süpüren rüzgârda,
    Hampstead ve Clerkenwell, Campden ve Putney,
    Highgate, Primrose ve Ludgate. Burada değil
    Burada değil karanlık, bu cıvıldayan dünyada.

    Alçal daha da, alçal sadece
    Daimi yalnızlığın dünyasına,
    Dünya değil dünya, fakat o dünya olmayan,
    Dahili karanlık, yoksun kalış
    Ve bütün mülkiyetlere el konuluş,
    His dünyasının kurutuluşu,
    Hayal dünyasının boşaltılması,
    Ruh dünyasının çalışmaması;
    Budur o tek yol, ve diğeri
    Aynısıdır, devinimde değil
    Fakat sakınmak devinimden; içgüdüsel
    Devinirken dünya metalli yollarında
    Geçmiş zamanın ve gelecek zamanın

    – IV –
    Zaman ve çan gömmüştü günü,
    O kara bulut alıp götürür güneşi.
    Bakar mı günebakan bize, filbahri
    Düşer mi aşağı, eğilir mi bize; bükülüp serpilir mi
    Kavrayıp sarılır mı?
    Soğuk
    Parmakları porsukağacının kıvrılıp
    Sarksın mı bize? Yalıçapkınının kanadı
    Yanıtladıktan sonra ışık ışığa, ve sustuğunda, o ışık suskundur
    Dönen dünyanın o dingin noktasında.

    – V –
    Sözcükler devinir, müzik devinir
    Zamanda sadece; fakat sadece yaşıyor olan
    Ölebilir sadece. Sözcükler, konuşmadan sonra, erişir
    Sessizliğin içine. Yalnız şekille, örüntüyle,
    Sözcükler ya da müzik erişir
    Sessizliğe, bir Çin vazosunun sessizce
    Devinmesi gibi kendi sessizliğinde.
    Kemanın devinimsizliği değil, nota sürdüğü sürece,
    O değil sadece, fakat birlikte varoluş,
    Ya da bitiş önünden gider başlangıcın diye söyle,
    Ve bitiş ve başlangıç hep oradaydı
    Başlangıçtan önce ve bitişten sonra.
    Ve her şey heptir şimdi. Sözcükler gerilir,
    Yarılır ve bazen kırılır, o yük altında,
    Gerilim altında, değerden düşer, kayar, yok olur,
    Çürür özensizlikten, durmaz yerinde,
    Sessiz durmaz. Azarlayan, alay eden,
    Ya da çene çalan feryat figan sesler
    Saldırır onlara her zaman. En fazla
    Çöldeki Kelime’ye saldırır ayartmaların sesleri,
    O ağlayan gölge cenaze dansında
    Avutulmaz korkunç hayalin gürültülü ağıtı.

    Devinimdir örüntünün detayı,
    On merdivenli figürde olduğu gibi.
    Arzunun kendisi devinimdir
    Kendi başına cazip değildir;
    Aşk kendi başına devinimdir,
    Devinimin bitişi ve nedenidir sadece,
    Ebedi, ve arzu duymaz
    Zamanın algılayışı hariç
    Tutuklu sınırlamanın biçiminde
    Arasında oluş-değil ile oluşun.
    Ansızın güneşin bir ekseninde
    Toz devinirken hâlâ
    Yükselir o gizlenmiş kahkaha
    Yeşillikler içindeki çocuklardan
    Çabuk şimdi, burada, şimdi, hep –
    Gülünç o israf edilmiş acıklı zaman
    Uzanıyor önceye ve sonraya.

    Dört Kuartet Şiiri - Thomas Stearns Eliot Dört Kuartet Şiiri - Thomas Stearns Eliot şiiri Thomas Stearns Eliot şiirleri
    Paylaşın Telegram VKontakte Facebook Twitter Tumblr WhatsApp

    Yazarın Diğer Şiirleri

    Little Gidding Şiiri – Thomas Stearns Eliot

    Histeri Şiiri – Thomas Stearns Eliot

    Yolculuk Şiiri – Thomas Stearns Eliot

    Simeon’a Bir Şarkı Şiiri – Thomas Stearns Eliot

    Rum Tum Tugger Şiiri – Thomas Stearns Eliot

    Oyuk Adamlar Şiiri – Thomas Stearns Eliot

    Bunları da Okuyun

    Milletvekili Marşı Şiiri – Abdurrahim Karakoç

    28 Aralık 2021

    Çopur Olga Şiiri – Neyzen Tevfik

    29 Aralık 2021

    Hiç Olmayacak Bir Gece Şiiri – Ahmet Cemal

    29 Aralık 2021

    Bir Gün İcadiye’de Şiiri – Ahmet Hamdi Tanpınar

    29 Aralık 2021
    Bizi Takip Edin
    • Facebook
    • Twitter
    • Instagram
    Çok Okunanlar
    Adnan Azar

    Benim Şarkım Küçük Şiiri – Adnan Azar

    Adnan Azar

    bu akşam nasıl da şarkılıydım nasıl tekinsiz bir kıyıdaydım nasıl duruyordum bir sağanakla sağanak sonu…

    Fitil Veş Giy Külahı Şem’a-yı Şiiri – Seyrani

    29 Aralık 2021

    Iraktan Özendim Geldim Şiiri – Köroğlu

    29 Aralık 2021

    Üstü Kalsın Şiiri – Cemal Süreya

    29 Aralık 2021
    Hakkımızda
    Hakkımızda

    Şiirsiz kalmayın!

    İletişim: [email protected]

    Şiirler

    Utangaç Puhu Şiiri – Ali Asker Barut

    29 Aralık 2021

    Sonbaharın Gözyaşı Şiiri – Necdet Evliyagil

    29 Aralık 2021

    Âgâz-ı Gazeliyyât 106 Şiiri – Agah

    29 Aralık 2021
    Etiketler
    Agah şiirleri Necip Fazıl Kısakürek şiirleri Pir Sultan Abdal şiirleri Aziz Mahmud Hüdayi şiirleri Ahmet Selçuk İlkan şiirleri Abdurrahim Karakoç şiirleri Karacaoğlan şiirleri Ruhsati şiirleri
    Facebook Twitter Instagram
    • Anasayfa
    • İletişim
    © 2025 Şiirhane.
    Tüm hakları edebiyatın birbirinden kıymetli şairlerine aittir.

    Aradığınız şair veya şiirden birkaç kelime yazın.