Derinliklere rüzgar çanları kırar
Boşluğun kristalleri kimse yok dileyecek
Söz tadın insanların egemenliğinden kaçtı
Ve gözmen şarkıdan izlediğim kapılarına dek uçurumun
Kıvanç yapmayalı güneş dudaklı tekerlek
Güneş yatırıyor kuluçkaya kurnazlığını kayaların külü altında
Kuraklık her şey kuraklık suyun tatlı yayının
Sözden çıkarılan tatlı suyun değindiği gecesine bir adamın
Duyuyor musun beyazlığı çok fazla uykusuz gecelerin
Daldan dala geçerek kanat çırpan bu ad
Her kıyının eşiğinde hep aynıları
Olduğum yerde kaldım adımlarım yalnız başka yerde
Zaman yaptı yuvasını sağırlıklarla dolu
Ki orada sönmüş ve ağır süngerler vicdan acısından yoksun
Uzun bir anlaşmazlık yerini alırlar belleğin
Çok sayıda yankılar cama kırılırlar
Dışarıda manzara ilerliyor korkunç
Kayın ağacının ağır takazalı hareketleri var
Öylesine pencereden kucak kucak öfke atarlar
Sen sessiz dinlersin isteğin kımıldamasını kışın ortasında
Bu yavaş ve nadir eller içinde bir ateş
Sönmüş bağıntıları sözcüklerin ki aydınlatır
Kadife alnı gözünde dostluğun
Bir şey kurtulmaz yoksun parlaklığından alevinin
Her gölge ruhundan tanır ışığı
Kurban ağır çekmez bozuk terazide
Sırsıklam ıslak zamanla yasak hayal
Ölümün tetikte beklediği en derin yerinde gülüşünün
Çev.: Adil Moran