Ömrümü toplasam elde var bir kaç anı. Ah!
İnsanlar gökyüzünü sevmiyor. Bu yüzden
kayboluyor herbiri, topluca ölüyorlar.
-Bunu ben aptal bir dünyadır bileyim!
Her şeyi başlatan sağanak içinizde
sevgiliden tuz tadı. Ben bunu da
konuşanı kalmamış bir dil diye/bileyim.
Vurun uykuyu, gece büyüsün
ve bu masal hızla silinsin günden.
Kuşku dursun,
şimdi çoğu kez sancıdır gizlenen bize.
Oyle işte her hançer kendine bükülür
git artık ve bu aşkı ihbar et
kaçıp gidecek kalbim olmasın
pusulaları kırın, silin haritaları.
-Ama ben bunu bilmeyeyim.
Yırtılın, çekilin bütün kelimelerden
bekliyorum sizi her büyük çalkantıda
boynunuzda harflerden bir gerdanlık
güvercinlere serpilen gözleriniz
yaşamak bir hüznün koyağında sürçerek…
Şaşırırım boyuna
tanrı da yanılır bir çocuk düşünürken
dil çürür, dudak düşer, kan yenilir
bir deniz gibi birikir sabah,
insandan esen rüzgar tarih burcudur
taşa dönüşmüş zaman.
-Ben bunu da öldüren ecza diye/bileyim.
Bıkmadım beklemekten. Yoruldum belki
sarıldığım kin artık bittiyse
öfkeyle çözün beni. Dağılın, merak olun
sizden sonra gelenler olacak,
onlar toplasın parçalarınızı. Ben bunu da
şimdilerde yasak anlam bileyim.
Dize, Ekim 2000