I
Gidersin; yağmurlarda kırık kalır mızrabım.
Gidersin; ardından dilsiz bir ihanet gider.
Gidersin, her şey gider.
Gidersin, kalbimde bir tabur ayaklanır,
ilgilenmez ordular, hükümetler…
Gidersin; işte rezil bir an’dır bu;
yazdıkça silinen sözcükler gibidir hayat.
Gidersin; bir hazin dramdır bu!
/Kanmadım aynalara sana kandığım kadar,
içimde bir boşluk sana yandığım kadar…/
II
Bugün hasretin kırlarında dolaştım;
senin adınla, aşkın adıyla
savrulup aktım o ırmaklardan.
Irmakları çöllerle, çölleri denizlerle,
denizleri düşlerle buluşturdum,
sustum kaldım sonra günleri savuşturdum…
/Ne ses ne nefes ne de bu rüzgâr bağışlar seni;
simsiyah gecelerde budanırken ah ömrüm,
dönüp sırtını giderken kimler karşılar seni? /
III
Sen olmayınca sesin de yoktu, gözlerin de;
bu yüzden odama resmini yaptım,
ve söküp kalbimi yanına astım.
Sensiz kalan yılları da ben buruşturdum.
Kalbim hasretinde asılı kaldı,
yetim kalmış anıları ben tokuşturdum…
IV
Daha bu solgun günlerde aşk,
yaşanır
sözde!
Kalp,
yitik bedende;
yağmur değil, sanki efkâr yağıyor kente…
Yağıyor ömrüme, senin yerine!
/Kanmadım aynalara sana kandığım kadar,
içimde bir boşluk sana yandığım kadar…/