Hayat hattında acemi tayfalardık.
Ne avunduk sevinç müsveddeleriyle;
aşktan ikmale kaldık…
Bak her sabah bağıran yeni sabaha,
artık iklimler değişmiş, kuşlar da gitmiş,
tenimde eski ateş, gözlerimde fer bitmiş;
heybetli dağlar arasında
göğümde yıldız yitmiş…
Sen
hâlâ
anılarımın
en
beyaz
yanısın.
Sen, buğulu bir camın ardından izlediğim hayatın
yarısısın…
Sen, sağanakla gelen sabahlarda çok eski…
Çok eski bir şarkının adısın.
Daha adamlar şehirlere otomobillerle,
geceler anılarla birlikte gelir.
Silûetin giderek uzaklaşır, düşler de kilitlenir
ve efkârım bir yaralı ayrılıktan beslenir.
Kimse bilmez,
yıllar yılı hep aynı beyazla gezmek nedendi?
Olsun,
yirmi yıl seni özleyerek yaşlanmak da güzeldi!
Çünkü sen, buğulu bir camın ardından izlediğim hayatın
yarısısın…
Sen sağanakla gelen sabahlarda çok eski…
Çok eski bir şarkının adısın.