Bir öğle sonrası nedensiz yitti
(belki de götürüldü)
Mutfak masasının üstünde bırakmıştı yün eldivenlerini
İki kesik el gibi.
Kansız, tepkisiz, sessiz
Ya da
Kendi ellerinin aksine,
eski sabrının ılımlı havasıyla
biraz şişmiş,
kabarmış.
Oraya, yitmiş parmaklar, yün parmaklar arasına arasına
zaman zaman,
bir dilim ekmek koyduk ya da çiçek
ya da şarap bardaklarımızı.
Hiç olmazsa kesin olarak biliyorduk ki
Kimse zincir vuramaz eldivenlere.
Çeviri: Kenan Gülbağ