Şair ölünce dostları
Çırpılmış ağaç gibi beklediler başında
Keşke bir taşlık olsaydı da şu kendinden yetimi
Götürüp üzerine uzatsaydık, dediler
Çünkü sığ göllerden kalmaydı, severdi kara büklerin uğultusunu..
Li Po’ya benzerdi bizim ustamız
Yeltenmediyse de sarhoşken ırmaktaki ay’ı öpmeye
Ay onı öpsün diye çiğ düşmüş yapraklara paylaştırdı yüzünü
Ressamdı, kara kalem çalışırdı ilkbaharı nedense
Nedense çıplak çizerdi insanı, memeler haylaz, göbek sokulgan
Sonunda o da gitti bu pastel bu yağlıboya dünyadan..
Ey yüzü pazar günlerini andıran
Yalnızdın, çarşılara inmezdin, pazen ve patiskadan sayardın halkı
Ne ağır bir ikindiydi yaşamak sakladın söylemedin kimseye
Biz de söylemeyiz kimi akşamlar eski bir yeryüzünde uyuya kaldığını
Hep bir yenilgiden dönerdin işte yenildin mutlusun muhakkak
Ağzın lekelenmedi insandan, Tanrı neyi yargılayacak.!