Hüsnüñ ziyâsı pertev-i nûr-ı kıdem gibi
Rûşen cemâlüñ âyinesi subh-dem gibi
Âlem harîm-i hürmet-i kûyuñda muhterem
Vasluñ harâm ‘âşıka sayd-ı Harem gibi
Çeşmüm devât-ı surha dönüp hûn-ı eşk ile
Cismüm boyandı kana ser-â-pâ kalem gibi
Derdüm hisâba gelmedi kıldum muhâsebe
Göz yaşı dâne dâne dökildi rakam gibi
Sen sag ol ey visâli hayât-ı cihân olan
Ben bu firâka döymeyem âhir ölem gibi
Bâkî ne gam penâhuñ ola rûzgârda
Sultân Mehemmed ol şeh-i sâhib-kerem gibi
Meşhûr bezm-i devlet-i şâh-ı yegânede
Tab’un safa-yı meşreb ile Câm-ı Cem gibi
Ol şeh-süvâr-ı ‘arsa-i ikbâl ü baht kim
Şâhân-ı dehr atı öñince hadem gibi
Kadr-i bülend ü câh ile mümtâz u ser-firâz
Hayl-i mülûk-i ‘âlem içinde ‘alem gibi
Hakdan niyâzum ol ki ‘adûsı zamânede
Râhat yirini bulmaya kûy-ı ‘adem gibi
Âsîb-i rüzgâr-ı hazândan emîn ola
Gülzâr-ı ‘ömr-i devleti bâg-ı İrem gibi
Pâ-mâl-i esb-i devleti küffâr-i hâksâr
Hâkân-ı Çîn mutî’ ola şâh-ı ‘Acem gibi
Kesr-i ‘adû vü feth-i memâlik ‘ale’d-devâm
Gürz-i girânı kelle-i düşmende zam gibi