Yamaçlarda yeşil beyaz benekler
Göğ toprağın süt kokuyor çiyi buharı
80’i geçtin nasılsa, 90’ı da, sürdün 2000’e dal
Bu kaçıncı diriliş. Ustalaştın ağaçları tanımakta
Gördün her durumunu akarsuyun
Kaba şafakta kurum kurum akıp geceyi
sürükler, berrak bir nefese dönüşür ince şafakta
Güneşle birlikte sularda hem sevinç var hem keder
Sevinç güneşten, kederse hep aynı akıştandır olsa olsa
Gün güne değişir kuzeyle güneyin farkı
Ansızın sararıp solar doğudan batıya yüzler
Güneş, dağlar ardından duyulan o gurbet şarkısı
Ovalardan atlar geçer ya da ruhumuzdan atlar geçer ovaya
İçimde yitip gitmek arzusu o esmer
kadının ağzındaki beyaz karanlıkta