Bunları da Okuyun

    Kalır Şiiri – Nurullah Genç

    29 Aralık 2021

    Pedro Valdivia’nın Kalbi Şiiri – Pablo Neruda

    29 Aralık 2021

    Değişim Şiiri – Afşar Timuçin

    29 Aralık 2021

    Baudelaire Şiiri – Charles Baudelaire

    29 Aralık 2021

    Kûyuñ Yolında Nice Şiiri – Baki

    29 Aralık 2021

    Nevons Parkı Şiiri – Rene Char

    29 Aralık 2021

    Gözlerim Şiiri – Ahmed Arif

    28 Aralık 2021

    Ayrılanlar İçin Şiiri – Ümit Yaşar Oğuzcan

    28 Aralık 2021

    Yeşil Başlı Telli Turnam Şiiri – Aşık Kerem

    29 Aralık 2021

    Her Şey Şiirdir Şiiri – Ataol Behramoğlu

    21 Mart 2022
    Facebook Twitter Instagram
    Facebook Twitter Instagram
    Şiirhane
    • Anasayfa
    • Dönemler
      • Cumhuriyet Dönemi
      • Yedi Meşaleciler
      • Fecr-i Ati Topluluğu
      • Garipçiler (1. Yeni)
      • Halk Edebiyatı
      • İkinci Yeniciler
      • Milli Edebiyat
      • Öz (Saf) Şiir Dönemi
      • Tanzimat Edebiyatı (1. Dönem)
      • Tanzimat Edebiyatı (2. Dönem)
      • Tekke ve Tasavvuf Edebiyatı
      • Toplumcu Gerçekçi Şiir Dönemi
      • Servet-i Fünun Edebiyatı
    • Yabancı Şairler
    • Rastgele Şiir
    • İletişim
    Şiirhane
    Anasayfa»Dönemler»İkinci Yeni Dönemi»Sezai Karakoç»Masal Şiiri – Sezai Karakoç

    Masal Şiiri – Sezai Karakoç

    Sezai Karakoç- Sezai Karakoç
    Telegram VKontakte Facebook Twitter Pinterest LinkedIn Tumblr Email WhatsApp
    Paylaşın
    Facebook Twitter LinkedIn Pinterest Email

    Doğuda bir baba vardi
    Batı gelmeden önce
    Onun oğullari batıya vardı

    Birinci oğul batı kapılarında
    Büyük törenlerle karşılandı
    Sonra onuruna büyük şölen verdiler
    Söylevler söylediler babanın onuruna
    Gece olup kuştüyü yastıklar arasında
    Oğul masmavi şafağin rüyasında
    Bir karaltı yavaşça tüy gibi daldı içeri
    Öldürdüler onu ve gömdüler kimsenin bilmediği bir yere
    Baba bunu havanın ansızın kabaran gözyaşından anladı
    Öcünü alsın diye kardeşini yolladı

    İkinci oğul Batı ülkesinde
    Gezerken bir ırmak kıyısında
    Bir kıza rastladı dağların tazeliginde
    Bal arılarının taşıdığı tozlardan
    Ayna hamurundan ay yankısından
    Samanyolu aydınlığından inci korkusundan
    Gül tütününden doğmuş sanki
    Anne doğurmamış da gök doğurmuş onu
    Saçlarını güneş destelemiş
    Yıllarca peşinden koştu onun
    Kavuşamadı ama ona
    Batı bir uçurum gibi girdi aralarına
    Sonra bir kış günü soğuk bir rüzgâr
    Alıp götürdü onu
    Ve ikinci oğulu
    Sivri uçurumların ucunda
    Buldular onulmaz çılgınlıkların avucunda
    Baba yağmurlardan anladı bunu
    Yağmur suları aci ve buruktu
    İşin künhüne varsın diye
    Yolladı üçüncü oğlunu

    Üçüncü oğul Batıda
    Çok aç kaldı ezildi yıkıldı
    Ama bir iş buldu bir gün bir mağazada
    Açlığı gidince kardeşlerini arayacaktı
    Fakat batinin büyüsü ağır bastı
    İş çoktu kardeşlerini aramaya vakit bulamadı
    Sonra büsbütün unuttu onları
    Şef oldu buyruğunda birçok kişi
    Kravat bağlamasını öğrendi geceleri
    Gün geldi mağazası oldu onu parmakla gösterdiler
    Patron oldu ama hala uşaktı
    Ruhunda uşaklık yuva yapmıştı çünkü
    Bir gün bir hemşehrisi onu tanıdı bir gazinoda
    Ondan hesap sordu o da
    Sırf utançtan babasına
    Bir çek gönderdi onunla
    Baba bu kağıdın neye yarayacağını bilemedi
    Yırttı ve oynasınlar diye köpek yavrularına attı
    Bu yüklü çeki
    İyice yaşlanmıştı ama
    Vazgeçmedi koyduğundan kafasına
    Dördüncü oğlunu gönderdi Batıya

    Dördüncü oğul okudu bilgin oldu
    Kendi oymak ve ülkesini
    Kendi görenek ve ülküsünü
    Günü geçmiş bir uygarlığa yordu
    Kendisi bulmuştu gerçek uygarlığı
    Batı bilginleri bunu kutladı
    O da silindi gitti binlercesi gibi
    Baba bunu da öğrendi sihirli tabiat diliyle
    Kara bir süt akmıştı bir gün evin kutlu koyunundan

    Beşinci oğul bir şairdi
    Babanın git demesine gerek kalmadan
    Geldi ve batının ruhunu sezdi
    Büyük şiirler tasarladı trajik ve ağır
    Batının uçarılığına ve doğunun kaderine dair
    Topladı tomarlarını geri dönmek istedi
    Çöllerde tekrar ede ede şiirlerini
    Kum gibi eridi gitti yollarda

    Sıra altıncı oğulda
    O da daha batı kapılarında görünür görünmez
    Alıştırdılar tatlı zehirli sulara
    Içkiler içti
    Kaldırım taşlarını saymaya kalktı
    Ev sokak ayırmadi
    Geceyi gündüzle karıştırdı
    Kendisi de bir gün karıştı karanlıklara

    Baba ölmüştü acısından bu ara

    Yedinci oğul büyümüştü baka baka ağaçlara
    Baharın yazın güzün kışın sırrına ermişti ağaçlarda
    Bir alinyazısı gibiydi kuruyan yapraklar onda
    Bir de o talihini denemek istedi
    Bir şafak vakti Batıya erdi
    En büyük Batı kentinin en büyük meydanında
    Durdu ve tanrıya yakardı önce
    Kendisini değistiremesinler diye
    Sonra ansızın ona bir ilham geldi
    Ve başladı oymaya olduğu yeri
    Başına toplandı ve baktılar Batılılar
    O aldırmadı bakışlara
    Kazdı durmadan kazdı
    Sonra yarı beline kadar girdi çukura
    Kalabalık büyümüş çok büyümüştü
    O zaman dönüp konuştu :
    Batılılar !
    Bilmeden
    Altı oğlunu yuttuğunuz
    Bir babanın yedinci oğluyum ben
    Gömülmek istiyorum buraya hiç değişmeden
    Babam öldü acılarından kardeşlerimin
    Ruhunu üzmek istemem babamın
    Gömün beni değiştirmeden
    Doğulu olarak ölmek istiyorum ben
    Sizin bir tek ama büyük bir gücünüz var :
    Karşınızdakini değistirmek
    Beni öldürseniz de çıkmam buradan
    Kemiklerim değişecek toz ve toprak olacak belki
    Fakat değişmeyecek ruhum
    Onu kandırmak için boşuna dil döktüler
    Açlıktan dolayı çıkar diye günlerce beklediler
    O gün gün eridi ama çıkmadı dayandı
    Bu acıdan yer yarıldı gök yarıldı
    O nurdan bir sütuna döndü göğe uzandı
    Batı bu sütunu ortadan kaldırmaktan aciz kaldı
    Hâlâ onu ziyaret ederler şifa bulurlar
    En onulmaz yarası olanlar
    Ta kalblerinden vurulmuş olanlar
    Yüreğinde insanlıktan bir iz tasıyanlar

    Masal Şiiri - Sezai Karakoç Masal Şiiri - Sezai Karakoç şiiri Sezai Karakoç şiirleri
    Paylaşın Telegram VKontakte Facebook Twitter Tumblr WhatsApp

    Yazarın Diğer Şiirleri

    Kav Şiiri – Sezai Karakoç

    Mecnun ve Toz Bulutu Şiiri – Sezai Karakoç

    Mecnun, Mum ve Pervane Şiiri – Sezai Karakoç

    Tut Şiiri – Sezai Karakoç

    Ölüm Ve Çerçeveler Şiiri – Sezai Karakoç

    Tahta At Şiiri – Sezai Karakoç

    Bunları da Okuyun

    Meyledip Devranın Rızkı Peşine Şiiri – Alper Gencer

    29 Aralık 2021

    İdam Cezası Almasına Sebep Olan Şiiri Şiiri – Neyzen Tevfik

    29 Aralık 2021

    Ancak Karıncalara Merhaba Derken Diz Çökeriz Şiiri – Akgün Akova

    29 Aralık 2021

    Çığlık Şiiri – Ataol Behramoğlu

    21 Mart 2022
    Bizi Takip Edin
    • Facebook
    • Twitter
    • Instagram
    Çok Okunanlar
    Hüseyin Nihal Atsız

    Kahramanların Ölümü Şiiri – Hüseyin Nihal Atsız

    Hüseyin Nihal Atsız

    (İşaf) (Şehit tayyareci Kurmay yüzbaşı Kami’nin büyük hatırasına)Gerilir zorlu bir yay Oku fırlatmak için; Gece…

    Müfredât 182 Şiiri – Aziz Mahmud Hüdayi

    29 Aralık 2021

    Ayşegül Şiiri – Akgün Akova

    29 Aralık 2021

    Tevbeye Gel, Tevbeye Şiiri – Eşrefoğlu Rumi

    29 Aralık 2021
    Hakkımızda
    Hakkımızda

    Şiirsiz kalmayın!

    İletişim: [email protected]

    Şiirler

    Onu Bağışlayın Şiiri – Füruğ Ferruhzad

    29 Aralık 2021

    Çare Şiiri – Nail Abbas Sayar

    29 Aralık 2021

    Güzel Senden Ayrılalı Şiiri – Aşık Paşa

    29 Aralık 2021
    Etiketler
    Aziz Mahmud Hüdayi şiirleri Ahmet Selçuk İlkan şiirleri Agah şiirleri Necip Fazıl Kısakürek şiirleri Ruhsati şiirleri Karacaoğlan şiirleri Pir Sultan Abdal şiirleri Abdurrahim Karakoç şiirleri
    Facebook Twitter Instagram
    • Anasayfa
    • İletişim
    © 2025 Şiirhane.
    Tüm hakları edebiyatın birbirinden kıymetli şairlerine aittir.

    Aradığınız şair veya şiirden birkaç kelime yazın.