Bunları da Okuyun

    Âgâz-ı Gazeliyyât 49 Şiiri – Agah

    29 Aralık 2021

    Şehrin Ortasında Bir Lokal Vardı Şiiri – Yağmur Atsız

    29 Aralık 2021

    Gittin İçimde Kaldı Ayrılık Şiiri – A. Kadir Bilgin

    29 Aralık 2021

    Aşı Şiiri – Ahmet Oktay

    21 Mart 2022

    Unuttum İşte Şiiri – Ahmet Selçuk İlkan

    28 Aralık 2021

    One For The Road Şiiri – Onat Kutlar

    29 Aralık 2021

    Ellerin Avucumda İki Ateş Damlası Şiiri – Nihat Behram

    21 Mart 2022

    Bir Adamın Aklı Şiiri – Zahrad

    29 Aralık 2021

    Mezarlık Şiiri – Mehmet Akif Ersoy

    28 Aralık 2021

    Elinden Dad İle Feryat Şiiri – Ruhsati

    29 Aralık 2021
    Facebook Twitter Instagram
    Facebook Twitter Instagram
    Şiirhane
    • Anasayfa
    • Dönemler
      • Cumhuriyet Dönemi
      • Yedi Meşaleciler
      • Fecr-i Ati Topluluğu
      • Garipçiler (1. Yeni)
      • Halk Edebiyatı
      • İkinci Yeniciler
      • Milli Edebiyat
      • Öz (Saf) Şiir Dönemi
      • Tanzimat Edebiyatı (1. Dönem)
      • Tanzimat Edebiyatı (2. Dönem)
      • Tekke ve Tasavvuf Edebiyatı
      • Toplumcu Gerçekçi Şiir Dönemi
      • Servet-i Fünun Edebiyatı
    • Yabancı Şairler
    • Rastgele Şiir
    • İletişim
    Şiirhane
    Anasayfa»Dönemler»Cumhuriyet Dönemi»Didem Madak»Bütün Bu Karışıklığın Üstesinden Gelmek İçin Şiir Yazıyorum Şiiri – Didem Madak

    Bütün Bu Karışıklığın Üstesinden Gelmek İçin Şiir Yazıyorum Şiiri – Didem Madak

    Didem Madak- Didem Madak
    Telegram VKontakte Facebook Twitter Pinterest LinkedIn Tumblr Email WhatsApp
    Paylaşın
    Facebook Twitter LinkedIn Pinterest Email

    Hayat hikayelerine bayılırım. Ben toprağa 36 numara ayaklarıyla basan, biraz şaşkın bir kadınım. Tuhaf bir masal. Yerde ne var yer boncuk, gökte ne var gök boncuk, işte ortasında ben varım. Hayatım uzun süren bir şaşkınlıktan ibaret olacak sanırım.

    Uslu, içine kapanık bir çocuktum ben. Ancak nedense birdenbire olmadık şeyler yapardım. İlkokul 1. sınıftayken evden kaçtım mesela.

    Lisenin bahçesine gidip ayaklarımı kırmızı balıklı havuzun içine soktum. İğde ağaçları vardı bahçede bir de. Beni akşama buldular. O gün annemden yediğim dayak beni epey idare etti. 18 yaşıma kadar bir daha evden kaçmadım. Sonra 18 yaşımdayken bir daha evden kaçmaya karar verdim. Babama hitaben artık büyüdüğümü ve diğer bazı ehemmiyetli hususları belirten bir mektup yazdım. Sanırım kırmızı balıklı havuzu özlemiştim. Ancak bu kaçışımda bir daha eve dönmedim. Hatta evlenip kaçarak evlenen ilk şehirli kız unvanını aldım.

    Yine ilkokuldayken, bizim sınıfta hep şımarık zengin çocukları vardı. Müstahdemin oğlu da bizim sınıftaydı. Onu hep iter kakardık. Çok ezik ve sessizdi. Bir gün işi iyice azıtıp onu köşeye sıkıştırdık ve mataralarımızdaki suyu kafasından döktük. Soğuktu. Üşümüştü ve titriyordu. Birden gözlerim onun kapkara, kocaman ve acı çeken gözleriyle karşılaştı. Afalladım ve kalakaldım. Eğer şairler birdenbire şair oluveriyorlarsa ve ben de eğer bir şairsem, işte o gün şair olmuşumdur kesin. Belki o kara ve kocaman acıdan özür dilemek için yazıp duruyorumdur.

    13 yaşımdayken annem öldü. Hani bazı insanlara isimleri çok yakışır ya, işte annem o insanlardandı. İsmi Füsun’du. Annemden bana kalan tek miras bir sihirdir. Onu ne zaman özlesem hep bir şiir yazdım.

    Çocuk romanlarını çok severim. Özellikle Uzunçorap Pippi’yi. O benim kahramanımdır. Çilli, kırmızı saçlı ve palavracıdır. Bir gün hayatımı hiç nokta konulmadan yazılmış bir çocuk romanı olarak yeniden kurmak istiyorum. Belki her noktanın bir süre sonra kanayan bir virgüle dönüştüğünü bildiğimden. Aniden şiir yazmayı bırakıp, çocuk romanı yazmaya karar verebilirim. Zaten hiç prensibim olmadı benim. Bazen “Bak kızım şu üç günlük dünyada senin de bir prensibin olsun, bak elaleme nasıl prensip sahibi” diye nasihat ediyorum ama olmuyor. Olamıyor. Dolayısıyla şiir yazmak gibi bir prensibim yok.Derdimi anlatmaya çalışıyorum ben. Patates baskısı yaparak derdimi anlatmam mümkün olsaydı, kuşkusuz öyle yapardım. Hem eğlenceli olurdu böylesi. Hem daha az zarar verirdim kendime.

    Pek çok işte çalıştım. Sekreterlik, anketörlük, pazarlamacılık, tezgahtarlık. Hepsinden de istifa ettim. İstifa etmeyi çok sevmişimdir hep. Tam benim tarzım. İstifa etmek kendimi çok asil hissetmemi sağlardı. Bence herkes en azından bir kere şöyle anlı-şanlı istifa etmelidir.Tavsiye ederim.

    Boşandıktan sonra bir bodrum katında yaşamaya başladım. İkide bir su basardı orayı. Ben de eşyaları bir kenara toplar, sabırla pis suyu boşaltır ve Tanju Okan’ın `Kadınım’ şarkısını mırıldanırdım. “Sevdiğim o kadın yok artık bu evde” pis su boşaltıp ev temizledikten sonra, sevdiğim o kadın olurdum ben yine. Kendimi iyi ve güçlü hissederdim. Çapkın hayallerin çirkin ördeğiydim ben orada. Öyle çok mutlu oldum ve öyle çok acı çektim ki özgeçmiş falan hikaye, benim orada geçirdiğim üç yılda en özlü geçmişim saklı.Bir insanın hayatındaki en özlü şeyin, delirmek olduğunu fark ettim ben orada.

    Tam artık hayattan istifa edip, kendimi hepten asil sanacağım sırada oradan taşındım.Taşınmam gerekti. Kapıya kimin olduğunu bilmediğim şu iki dizeyi kurşunkalemle yazdım: “Irmağımda başımın döndüğü yıllardı / geçtiğim her yerde benden bir şeyler kaldı”

    Sonra içime ve hatta dışıma kapandım. Küsmek gibi bir şey. Bir çeşit gölge fesleğeni. Bir çeşit olmayan hayat. Zaten hiçbir şeyi kararında bırakamamak ve ortasını bulamamak gibi bir sorunum var benim. Epeyce göçebe yaşadım, sadece iki valizim oldu. Bir yığın insan tanıdım. Ama hep yalnızdım.

    Herkes nasıl oluyorsa kafasının içinde dolaşan kırk tilkinin kuyruklarını birbirine değdirmemeyi başarıyor. Bende bir kısa devre durumu var, organizasyon bozukluğu.

    Hay Allah, Mustafa Topaloğlu gibi konuşmaya başladım.Ama bu işime geliyor biraz, beni eğlendiriyor. Prens Mizkin’in dediği gibi “Budala olsaydım, budala olduğumu düşündüklerini anlar mıydım hiç.”

    Bütün bu karışıklığın üstesinden gelmek için şiir yazıyorum. Benim gibi sağı solu belli olmayan biri için ve bir göçebe için şiir iyi bir yol arkadaşıdır. Yerin yedi kat dibine de gitsen, göğün yedi kat üstüne de çıksan seninle gelir. Şiir imkansız bir şeydir, mümkün değildir, çaresizdir. Bunu hissediyorum ben hep onda kendi umutsuzluğumu buluyorum.

    Hani Yılmaz Güney’in “Umutsuzlar” diye bir filmi vardır. Hani Filiz Akın balerindir. Fırat ya aşkı ya silahı seçmek zorundadır. Aşkı seçer ama vurulur. İşte ben şiirlerimde Fırat’ın vurulduğu sahneyi yazıyorum.

    Gelinciklerle dolu tarlalara baktığımda üzüntüsünden kan tüküren Allah’ı görüyorum. Aslında bir tür veremli kız şarkısı söylüyorum, herkes bunun şiir olduğunu düşünüyor. Ne yapayım, aşkın başka türlüsünü bilmiyorum.

    Dergilerde falan bazen okuduğum şiirler öyle süslü ve özenli ki, bazen utanıyorum. Ben herhalde gündelik hayatımda süslü bir kadın olduğumdan, şiirlerimi süsleyip, saçlarını tarayamıyorum, vakit olmuyor. Benim şiirlerimin öbürlerinin yanında hamamdan çıkmış ahretlikler gibi bakımsız durduklarının farkındayım. Bu yüzden sanırım hep acemi bir şair olarak kalacağım. Zaten hiç oturup şurasını şöyle yazayım, hatta şurasına bir kuş kondurayım diye düşünmüyorum.Yazıyorum sadece.

    Ayrıca o güzel ve süslü şiirler aynı bizim köşe başlarındaki Noel Babalara benziyorlar. Pamuk sakalları, doğulu ve esmer yüzlerini saklayamıyor bir türlü. Yine de tonton ve şirinler tabii. Ben yine de komşu teyzelerin rüyasına giren nur yüzlü, ak sakallı dedeyi daha esaslı buluyorum. Gaipten gelecek her türlü haberi dikkatle dinlemek lazım geldiği kanaatindeyim.

    Edebiyat dünyasında neler olup bittiğinin pek farkında değilim. Dergileri de elime geçtikçe okuyorum. Mutlaka iyi şeyler oluyordur. Kendimi edebiyat dünyasına ait hissetmiyorum. Ben daha kıyıda köşede bir yerdeyim. Zaten son üç senede genelde Peygamberler Tarihi, Gazali, Arabi, Şeyh Galip, Mevlana falan okudum. Bu yüzden son dönemde bir edebiyat okuru bile sayılmam. Ama beni en çok etkileyen şairlerden biri Edip Cansever’dir. Bir dönem kendimi Cemile Hanım yerine koyup mektuplar yazdım. Ancak Hilmi Bey yeterince Hilmi Bey olmadığından, vazgeçtim mektup yazmaktan ona.

    Kadınlar hâlâ bezik oynuyorlar mı bilmem. “Her şeyi gördüm, içim rahat” diyebilecek kadar iyi bir şair değilim. Ben “eh bir şeyler gördük işte” diyebiliyorum sadece. Son dönemde elimden geldiğince bir hanımefendi gibi davranmaya çalışıyorum. Okulu bitirip hayata atılacağım artık. Hukuk Fakültesi son sınıftayım. Ben de çilemi bu şekilde dolduruyorum işte.

    Kedileri çok severim. Sokakta geçenlerde bir tane gördüm. Siyah, uzun tüylüydü. Göğsünde beyaz bir leke vardı. Bembeyaz, pos bıyıkları vardı. Aynı Nietzsche’ye benziyordu.Alıp eve getirsem, teyzem istemezdi herhalde. Üzgünüm, Nietzsche sokakta kaldı.

    Yürüyen merdivenlerden korkuyorum. Ben gideceğim yere kendim giderim. Ne münasebetle kayıp gidiyor onlar. Anlatabileceklerim şimdilik böyle, çok eğlendim teşekkürler.

    Bütün Bu Karışıklığın Üstesinden Gelmek İçin Şiir Yazıyorum Şiiri - Didem Madak Bütün Bu Karışıklığın Üstesinden Gelmek İçin Şiir Yazıyorum Şiiri - Didem Madak şiiri Didem Madak şiirleri
    Paylaşın Telegram VKontakte Facebook Twitter Tumblr WhatsApp

    Yazarın Diğer Şiirleri

    Mr.parkinson Şiiri – Didem Madak

    Mahallede Bomba Patlıyor Şiiri – Didem Madak

    Mutsuza Kim Bakacak? Şiiri – Didem Madak

    Yüzüm Güvercinlere Emanet Şiiri – Didem Madak

    Ağrı Şiiri – Didem Madak

    128 Dikişli Şiir Şiiri – Didem Madak

    Bunları da Okuyun

    Yol Üstündeki Semender Şiiri – Ahmet Oktay

    29 Aralık 2021

    Çok Sevmek Şiiri – Ümit Yaşar Oğuzcan

    28 Aralık 2021

    İkimiz De Sevmiştik Şiiri – Ahmet Selçuk İlkan

    28 Aralık 2021

    Türk Milleti Şiiri – Neyzen Tevfik

    29 Aralık 2021
    Bizi Takip Edin
    • Facebook
    • Twitter
    • Instagram
    Çok Okunanlar
    Seyrani

    Zatına Maletmiş Bizi Yaradan Şiiri – Seyrani

    Seyrani

    Zatına maletmiş bizi Yaradan Arayerde ne ben ve ne de sen var Yetmiş bin hicabı…

    Hey Ağalar Zaman Azdı Şiiri – Gevheri

    29 Aralık 2021

    Kimin Meftunuyum Kimin Mecnun’u Şiiri – Aşık Veysel Şatıroğlu

    29 Aralık 2021

    Aşkın Ötesi Şiiri – Ahmet Selçuk İlkan

    28 Aralık 2021
    Hakkımızda
    Hakkımızda

    Şiirsiz kalmayın!

    İletişim: [email protected]

    Şiirler

    Emeğin Öyküsü Şiiri – Şükran Kurdakul

    29 Aralık 2021

    Şivekar'ın Çıktığıdır Şiiri – İsmet Özel

    21 Mart 2022

    Öyle Bakma Çünkü… Şiiri – Yılmaz Erdoğan

    28 Aralık 2021
    Etiketler
    Ahmet Selçuk İlkan şiirleri Aziz Mahmud Hüdayi şiirleri Abdurrahim Karakoç şiirleri Necip Fazıl Kısakürek şiirleri Pir Sultan Abdal şiirleri Karacaoğlan şiirleri Ruhsati şiirleri Agah şiirleri
    Facebook Twitter Instagram
    • Anasayfa
    • İletişim
    © 2025 Şiirhane.
    Tüm hakları edebiyatın birbirinden kıymetli şairlerine aittir.

    Aradığınız şair veya şiirden birkaç kelime yazın.