Bunları da Okuyun
Ahmet Oktay
Karlı dağı tarttım ve söğütlerin gölgelediği dereyi. Eşittiler yeşim taşının oluştuğu ve bebeğin memeden kesildiği vakitlerde. Göreli nicelikler ama kim…
“Ne yazıyorsun? ” diye soruyor geçen günkü çocuk: usulca açmış bir haşhaş çiçeği çitin yanında. Öğle sonunun dinginliğinde yankılanıyor soru.…
Intiharla bir söyleşi bu kitap.Edemediğim ve edebileceğim intiharlarla.Her insan aklında en az bir kez öldürür kendini. Çünkü biliniyor artık; tek…
IX. Göztepe Gül Bahçesi’nde oturuyordum o ılık Mart sabahında. Bir mar………………..
Beş metre ötemdeki yapıya bakıyorum; Kaç TNT’lik imgelemi vardı acaba şirket mimarlarının, Berhava edildi kokular, renkler. Koruluğun kaçışan hayalleri. Yüzlerce…
Üşümesinden belli içimin: bitiyor yaz. Ufuk kör bir gözün ardı kadar boş. Geçiyor son kuş sürüleri mumların titrediği bir katedralde…
Sarı bahçeler… Dağılan bir yankı anında açılıp kapanan bir pencereden yağmurlu ikindi vaktine: Sedef kakmalı duvar saati nınır durmaz, kadim…
Yandı şerefeler, Yaklaşan gecenin vehimleri: Sarıyor ıslak çarşaflara karısı kapıcının havale gelen altı aylık kızını, bir dağ çöküntüsü göğsünde; buz…
Ne çok iz bedenimde senden: İki siyah haşhaş açtı düşlerinle ısırdığın omuzlarımda; göğsümdeki bu onmayan yara gözyaşının damladı………………..
Çamaşırcı anam! Siyah bir gülün rüzgârda titrediği an’ sın. Bir tülbent gibi emdim yıllarca, sızdırdığın kederi. Bir düş bir koku…
Siyahın gezginiyim: Her gün daha derine Yanar akşamla caddede vebalı lambalar, Bezgin, sıkıntıyla bakar herkes benzerine; Redingotlarıyla mumya gibi otururlar…
-Enis Batur’a-Gün doldu: Kendime bir aksisedayım Ürktüm hep hayalâttan. Aklım bana açıkla: Yırtılan zaman mı gülün yaprağı mı? Elinde buruşturuyordu…
Nerde okumuştum, bilmiyorum kim söylemişti: ‘kimseye borcum kimseden alacağım yok’ diye. Tumturaklı bir cümleydi; tuhaftı da, ekonomik terimlerle dillendiriliyordu özgüven.…
Burada, Cumhuriyet Dönemi Edebiyatı üzerinde dizgesel, Profesör Fuad Köprülü’nün terimiyle integral görüşler öne sürmeyeceğim. Bu konuda 1998’i de kapsamayı öngören…
sadece bir rüya arar insan gecenin ve alkolün göğsünde mazi ürkütür çünkü ve bir uçurumdur her otel odası yatıyor binlerce…
Akşam yine toplandı derinde… Cânân gülüyor eski yerinde ………………..
Gün doğmadan, Deniz daha bembeyazken çıkacaksın yola. Kürekleri tutmanın şehveti avuçlarında, İçinde bir iş görmenin saadeti, Gideceksin Gideceksin ırıpların çalkantısında.…
Seviştik. sonra sokuldum kokuna su orguydun, efsaneni dinledim “ayrılık günü bir gül getir bana” diyen karlamış sesinle ürperdim.Kırlaştılar; saçlarımı okşadın…
Çalışma masamın üstünde günlerdir: Eski bir madenci lâmbası. Yerdeydi nerdeyse üç yıldır. Neden göz önüne getirdim bu tuhaf gereci? Bir…
Yarım bir aşk, yarım bir dudaksın sıkıntılı ikindi yağmurlarında her yeni erkekten sonra daha erkeksin tuzlu inciler dolu kuş uçmaz…