Bunları da Okuyun

    Ne Zaman Nerdeyiz Şiiri – Ahmet Özer

    29 Aralık 2021

    El Vurman Fatma’ya Lokman Karışmaz Şiiri – Ruhsati

    29 Aralık 2021

    Buluşmak Üzere Şiiri – Can Yücel

    28 Aralık 2021

    Cennetin Basamakları Şiiri – Necdet Evliyagil

    29 Aralık 2021

    Üç Gözlü Pınarın Gözün Ararsan Şiiri – Pir Sultan Abdal

    29 Aralık 2021

    Büyük Sır Şiiri – Louis Aragon

    29 Aralık 2021

    İki Turnam Gelir Bağdat Elinden Şiiri – Pir Sultan Abdal

    29 Aralık 2021

    Su Şiiri – Ali Püsküllüoğlu

    29 Aralık 2021

    Sizin Âşıkınızın Medhin Edeyim Şiiri – Ruhsati

    29 Aralık 2021

    İnce Cam Kırıkları Üzerindedir Kalbin Şiiri – Nurullah Genç

    29 Aralık 2021
    Facebook Twitter Instagram
    Facebook Twitter Instagram
    Şiirhane
    • Anasayfa
    • Dönemler
      • Cumhuriyet Dönemi
      • Yedi Meşaleciler
      • Fecr-i Ati Topluluğu
      • Garipçiler (1. Yeni)
      • Halk Edebiyatı
      • İkinci Yeniciler
      • Milli Edebiyat
      • Öz (Saf) Şiir Dönemi
      • Tanzimat Edebiyatı (1. Dönem)
      • Tanzimat Edebiyatı (2. Dönem)
      • Tekke ve Tasavvuf Edebiyatı
      • Toplumcu Gerçekçi Şiir Dönemi
      • Servet-i Fünun Edebiyatı
    • Yabancı Şairler
    • Rastgele Şiir
    • İletişim
    Şiirhane
    Anasayfa»İbrahim Tenekeci»Berhayat Şiiri – İbrahim Tenekeci

    Berhayat Şiiri – İbrahim Tenekeci

    İbrahim Tenekeci- İbrahim Tenekeci
    Telegram VKontakte Facebook Twitter Pinterest LinkedIn Tumblr Email WhatsApp
    Paylaşın
    Facebook Twitter LinkedIn Pinterest Email

    1

    Kaderden kısaydı, ömürden uzun
    Rabbim, döndürdün, kalbimi sana.
    Ne insanlar, ne insanlar, binlerce yıldır
    Herkesi kurtarıp kendisi ölen,
    İsmail demedim, gelmedik daha
    Günlerce gidersin ve varamazsın
    Yetişmek ne mümkün, onun hatrına
    Kalmışsın, düşün, hep dört yaşında.
    Susmuşlar, susmuşlar, durmadan seni
    Üzüldüğümüz bir şey, hatırladıkça
    Güzel başlayıp öyle bitmeyen
    Elimizden gelmeyen, daima giden
    Sınıra yığılmış gibi göçmenler
    Ağır hastalar ve yorgun sabah
    Ahbabı olmayan yoksul bir yemin
    Zeytine uzanan çaresiz çatal
    Bunu bulamayan kaç kişi vardır,
    Sesine doğru baktığımız o
    Güneşten erken – hayret ve heves
    Babasının gözleri, elleri evladının
    Kimseden geriye kalmayan kadim
    Derdini kırlara açan çiçekler
    Düşmemiş fakat düşecek yaprak
    Hastanın uykusu ve durgun baba
    Kandiller yapıyor gibi harflerden
    İnsan üzgündür, insanlar bilmez
    Duyarsın, duyamazsın, onu sen.

    2
    E harfidir o, sever, tüm çocukları
    İsmet bey öğretmişti bana bu sırrı,
    Gecenin kalbine girmek için ben
    İnanmış gözler, kâğıt ve kalem
    Herkes uyurken yazdığım sana –
    Işığın bile yorulduğu zamanlar
    Yokluğun cebinden bulup da kokladığım
    Bir beze sarılmış sarı saçların,
    İsmail olsun en gökçek adın.
    Geçtiğin yollardan yaylaya çıkar
    Sahiden hayatta olan yörükler.
    Sesin de varmış, duyanlarla konuştum
    Kimsesi kalmayan o diller gibi
    Uzak ve unutkan, dağların şimdi.
    Sessizlik bekliyor geçitlerinde,
    Ölmekten yorulmuş yaşlı insanlar
    Bulutlar geçerken yağmayan yağmur
    Annenin herkesten sakladığı şey
    Bütün gün ekmekten azar yiyen bir adam
    Korkup da kaçanın sustuğu hayat
    Derdi bitmeyen o küçük evler –
    İşte oradasın, bakıyorlar hep
    Ömrünün önünden geçiyorsun ve
    İmreniyor kimi, kimi şefkatle
    Büyümüş diyorlar, kocaman olmuş
    Dördündesin oysa – dikkatle
    Alıyor seni, kendi yanına.

    3
    İnsanı yerinden eden gözlerin
    Suların serin, toprağın haklı
    Kusursuz kuşlar, çayırlar ve tay
    Anlatma, inanmazlar – hep öyledirler
    Ölmekten dönerler her akşam eve
    Ekmeği bilirler, bilmezler buğday
    Yukardan bakarlar, dünyadan sana
    Sakın sırrını deme onlara
    Düzlükte garipsin, dağlarda pırnal
    Bulmuşsun fakat yeniden ara.
    Bir ağaç görünce büyük nefesler
    Alıp da vermeyen biz şehirliler,
    Eski kaynaklar – insanlar yeni
    Bozulan yapılır – diyorum hayır.
    Artık gecenin hükmü kalmadı
    Gündüzler bile öyle karanlık,
    Hayatın yüzüne kapanmış kapı,
    Bırakmak orada, sürekli seni
    Yetmişli yıllar, değilsin renkli
    Ne güzel olurdun, bakarken bana
    Bağlılık gibiydin, sessiz ve derin
    Umuttu galiba hepimizin başkanı
    Onun da sadece gözleri vardı.
    Gelmeyen yolcu, şimdi o günler
    Elden ayaktan kesilen selam
    Aklına gelenler, yazmayan yazı
    Herkesten önce olurken akşam.

    4
    Bulanık fakat içiliyor su
    Biraz çekinirsin ister istemez
    Verirsin aklından çıkarıp onu
    Ayakta okunan mektuplar gibi
    Ağacın gövdesi ve derin harfler
    Hatta kimisi kabuk bağlamış,
    Üzgün mutluluk, yüksek gözlerin
    Gidersin buradan, kalır hevesin.
    Geceleyin indiğin bilmediğin şehirler
    En yakın tanıdık ne kadar uzak
    İşte dünyadasın, beklerken neler
    Yabancı memleket – yerli endişe
    Yepyeni bir tat ve kararsızlık
    İnsanlara bakma, onlar alışmış
    İmkânsız sanılan, öyle olmayan
    Nasılsın iyilik – sonuçlar kötü
    Ölmeden bitirmek gibi bir ömrü
    Boşa akan su – susuz şadırvan
    Birinci başlayıp sonuncu olan –
    Yaşadın sayılmaz, hiç görmedin sen
    Güzel bir çocuktun, durdun orada
    Kabuk demiştim, onun altında;
    Rüzgârın söylediği gelip de geçmek
    Taşların bildiği bazı ilimler
    Kuşların göklerden hep getirdiği
    Sulardan sağlanan serin sevinçler
    Anmak bunlarla beraber seni.

    5
    İşte dünyadasın, dinmemiş yasın
    Ölmez ömrüm varsa gelirim sana
    Ateşin başına oturmuş canın
    Düşüyor kadınlar ve çocukların
    Yurdundan sürülmüş toprak gibisin
    Uzak bir hatıra olan sevincin
    Varsın bulamasın kimi dalları,
    Bir su içmeden anlatılamaz
    Ölmeyen bilmez bunu, yaşarken
    Üzgünsün, haklısın – kazadır kader
    Haber vermeden geçerken günler
    Görmeye gözümüz yetmiyor seni
    Herkesten çoksun, yalnız olsan da
    Berhayat diyoruz, fakat kuyuda
    Kalmışsın, öyle – nasıl söylesem
    Yollar bozuluyor buradan sonra
    Kasımın içindesin eski hesapla,
    Ses olsun diye aldığın nefes
    Kuşlar uyurken göğe yükselen
    Anlamış gibi buruk tebessüm –
    Bir zorluktur bu, dostluğa yatkın
    En uzun gecenin var kısa adı
    Kar yağmış deyince uyanan çocuk
    Düzlüğe dönüşür sevgilinin dağları
    Gelmeyen gelmez, bitmeyen biter,
    Camlardan bakan güzel hakikat,
    Bulmak yorar insanı, aramak yeter.

    6
    Kendinden yana akıp duran bir
    Büyük bildiğin değildir küçük
    Dokunur onlara, dürüst kalışın
    Ol ulu kuşlar gibi kalkışın,
    Son bir gayretle hazırlanan son
    Kardeşim diyenden kalbini sakın,
    Heceyi tutturmak için geceyi
    Uykusuz bırakmak sanki yaşamak,
    Bazen duruyor anlamın aklı
    Kaybeden insan, kazanan kasa
    Beklenen mucize, yürüyen hasar –
    Bizlere bakarken nedir gördüğün,
    Yalancının verdiği güven mektubu
    İşleri ters giden o yorgun sular
    Yalnızca yazılan, okunmayan hiç
    Varmadan kurumuş – kadim ve yetim,
    Bir hikmeti yoktur belki de bunun
    İçinde sakini kalmamış lahit
    Gibi bomboştur dünya dediğin,
    Güneşten yanayken günebakanlar
    İnsanlar gelirken – yeni soğuklar
    Sevincin yüzüne konan gözlerin
    Kapanır kapılar – bırakır seni.
    Bizler burada kalmış da kalmış
    Geçimsiz günlerden geçiyoruz çok,
    Sıkılgan harfler, kederli ekmek
    Bir kuru hevestir, anlatmak ve kış.

    Berhayat Şiiri - İbrahim Tenekeci Berhayat Şiiri - İbrahim Tenekeci şiiri İbrahim Tenekeci şiirleri
    Paylaşın Telegram VKontakte Facebook Twitter Tumblr WhatsApp

    Yazarın Diğer Şiirleri

    Başka Bildiklerimiz Şiiri – İbrahim Tenekeci

    Foto Ali Şiiri – İbrahim Tenekeci

    Bir İç Kanama Gibi Sessiz Ve Derin Şiiri – İbrahim Tenekeci

    Barut Hakkı Şiiri – İbrahim Tenekeci

    Kapalı Mekân Şiiri – İbrahim Tenekeci

    Kalbime Sığmaz Oldun Şiiri – İbrahim Tenekeci

    Bunları da Okuyun

    Kirli Çağ Şiiri – Ümit Yaşar Oğuzcan

    28 Aralık 2021

    Yuvarlağın Köşeleri-Yitirmek-Kazanmak-Etika-Birinci Bölüm-178 Şiiri – Özdemir Asaf

    29 Aralık 2021

    Geleceğim Şiiri – Abdurrahim Karakoç

    28 Aralık 2021

    Fırtına Şiiri – Abdullah Tukay

    29 Aralık 2021
    Bizi Takip Edin
    • Facebook
    • Twitter
    • Instagram
    Çok Okunanlar
    Karacaoğlan

    Kulak Verdim Dört Köşeyi Dinledim 1 Şiiri – Karacaoğlan

    Karacaoğlan

    Kulak verdim dört köşeyi dinledim Ardımızdan gıybet eden çoğumuş Ben dünyayı sonsuza dek bellerdim Meğer…

    Anıcak Korkar Canım Şiiri – Yunus Emre

    29 Aralık 2021

    Bir Çift Güzel Geçti Şiiri – Karacaoğlan

    29 Aralık 2021

    Sultan’ı İste Bul Bugün Şiiri – Eşrefoğlu Rumi

    29 Aralık 2021
    Hakkımızda
    Hakkımızda

    Şiirsiz kalmayın!

    İletişim: [email protected]

    Şiirler

    Gidenler Ve Kalanlar Şiiri – Sadettin Kaplan

    29 Aralık 2021

    Şımarık Çocuklarını İyi Okullara Kaydettiren Mütedeyyin Esnaf Şiiri – Osman Konuk

    29 Aralık 2021

    Özdüşüm Şiiri – Özdemir Asaf

    29 Aralık 2021
    Etiketler
    Aziz Mahmud Hüdayi şiirleri Karacaoğlan şiirleri Abdurrahim Karakoç şiirleri Pir Sultan Abdal şiirleri Ahmet Selçuk İlkan şiirleri Necip Fazıl Kısakürek şiirleri Agah şiirleri Ruhsati şiirleri
    Facebook Twitter Instagram
    • Anasayfa
    • İletişim
    © 2025 Şiirhane.
    Tüm hakları edebiyatın birbirinden kıymetli şairlerine aittir.

    Aradığınız şair veya şiirden birkaç kelime yazın.