Artık senin eşkalin nasıldı diyemem,
Bakma sen öyle bilmezden geldiğime,
Yoksa tuttuğum her çiçeğin sapından,
Sular boşalırdı üstüme..
Gidip görmek kısmet olmadı ama
Kaç kez açıp açıp baktığım olmuştur
İmsakiyeli cep takvimlerindeki haritalara.
Öyle ki hemen hemen her seferinde,
Pusuya düşürüldüğün denizin uğultusu
Boynuma dolanacakmış gibi olsa da..
Üflesem kabarır taşar mı acaba
Baktığım her deniz, bildiğim her nehir
Ve bir şiir olup ağar mı dersin göğsüme
Yerine getirilen her sözdeki güzellik
Öyle hiç bakmadan boyuma posuma?
Artık senin eşkalin,
Su dibinde duran bütün taşların
Sulara verdiği yeni bir renktir.
Kıpırdar bir halkın yüzünün altında,
Andırarak çavdar çiçeklerini,
Artık suların da bir eşkali vardır…