Üç tekerlekli kırık bisiklet-
Getirip bahçeye,bir kenara attığında onu
Karşı komşunun oğlu,yaz bitiyordu
Uzaktan uzağa direksiyonunu okşar,
Üstünde yolculuğa çıkardım,
Alice’le birlikte harikalar diyarında
Üçüncü sonbaharın başlarında,
Yağmur sildi üstündeki rengi;
Uzun sürmedi, bir takım çay bardağı karşılığında
Eskiciye sattıklarında,
Tutamadım gözyaşlarımı.
İlkokul çantam,kurşunkalemim,boya kitabım
Çocukluğumun birinci dereceden görgü tanıkları,
Dinlenmelerini talep ediyorum Selim!
Yalnız kediler,ölecekleri zaman
Bir iz bırakmadan kaybolurlar
Bir kedi değildi sevgilim! ;
Defterin sarı sayfaları arasında
Kurutulmuş çiçeklerden,
Küçük bir bahçe bıraktı arkasında.
Okul önlüğüme,kopuk düğmemi diken ilkokul öğretmenim
En büyük kötülüğü yaptı,anlamadı kalbimi
Tayinini istedi çok uzak bir kente.
Evden kaçıp gecenin bir vakti,
Sokağın sonundaki denize sığındım;
Uzun yolculuklardan yorgun,eski bir gemiyle söyleştim
Kızgın tayfaların,içince,orasına burasına attıkları
Şişelerden fırlayan cam kırıkları,
Besbelli acıtıyordu suyun üstünde zor tuttuğu gövdesini:
Biri bir çakıyla oymuştu kıç kısmına,
Belden aşağısı çıplak bir deniz kızı resmini.
Bir gün,nedenini kimse bilmedi
Suların dibine batırdı kendini.
Arka koltukta,vitrinlere dalan lirik bir çocukla
Islak karanlığa karışıyor aşağılarda,
Her durakta,bu ışıklı ülkeden
Simsiyah bir yalnızlık bulan Beyoğlu tramvayı.
Yukarda,tek tek bütün yıldızlarını yaktı Tanrı baba!
Ben hiç böyle sarhoş olmadım Selim,
Hüzün,sabaha karşı hiç bu kadar yakışmadı yüzüme.
Dinle! ..Dinle Selim! ölürsem; -gülme-
Kalbi deniz gören bir kadına gömsünler beni!