Geçer gri bir sabah daha
Geçer gri bir sabahtan
Geçer siyah bir gece daha
Geçer siyah bir geceden
Artık mektupları gelmeyen
Yalnız bir kenttir ölüm
Gül solar, kül soğur
Güzide bir güzde unutulur
Şık vücudum
Ayışığında on üç karga gökyüzünde
Saydım ayışığında o üç karga
Katıldılar şarkıma usulca karanlıkta
Tanrı yağmur yemiş ıslak kelimelerle konuşur
Tenhada kirpikleri efkârlı çoçuklarla
Bakışlarında aktığı için suçlu
Bir suyun nû görüntüsü
Çalarken tek başına bir klarnet solosu
Yaralı bir rüzgâr gibi yaralı bir akşamda
İpek bir düştü solduruldu herkes
Geçer gri bir sabah
Geçer gri bir sabahtan
Geçer siyah bir gece
Geçer siyah bir geceden
Tarihi bir çarşıda hatırlanan
En eski lehçedir ölüm
Tanrı susarken O’nun yerine şair konuşur:
Koşar açık bir yazıda bir ceylan avcısına gibi
Koşar insan koşar durmadan yenilgisine
Acılardan ve hüznünden kazandığı hızla
Ayışığında o üç karga gümüş bir çığlıktılar
Anlar gibiyim artık kirpikleri karla dolu
Bir kadının sesindeki solgunluğu
Alkolün sonuna doğru sözleri hep yeniden değişen
Hazin bir şarkıydı hayat
Çalarken tek başına o klarnet solosu
Yaralı bir rüzgâr gibi yaralı bir akşamda
Herkesin kazdıkça kendinde cesetler bulduğu
Adam Sanat Dergisi Mayıs 2000 sayısı