Bunları da Okuyun

    Her Şey Büyüyüp Şiiri – Rainer Maria Rilke

    29 Aralık 2021

    Hublar Serçeşmesi Nur-i Feyzullah Şiiri – Sıdkı Baba

    29 Aralık 2021

    Sevda Üzerine Bir Ağıt Şiiri – Feyzi Halıcı

    29 Aralık 2021

    Bellidir Şiiri – Bayburtlu Hicrani

    29 Aralık 2021

    Pişmanlık ve Hüzün Şiiri – Nurullah Genç

    29 Aralık 2021

    Denizi Özleyen Çocuklar Şiiri – Ahmet Muhip Dıranas

    29 Aralık 2021

    Düşçe Şiiri – Yaşar Miraç

    29 Aralık 2021

    Solarken Şiiri – Alper Gencer

    29 Aralık 2021

    Yazmam Gereken Bir Şey Kalmadı Şiiri – Halim Yazıcı

    29 Aralık 2021

    Güzellik Uykusu Şiiri – İbrahim Tenekeci

    29 Aralık 2021
    Facebook Twitter Instagram
    Facebook Twitter Instagram
    Şiirhane
    • Anasayfa
    • Dönemler
      • Cumhuriyet Dönemi
      • Yedi Meşaleciler
      • Fecr-i Ati Topluluğu
      • Garipçiler (1. Yeni)
      • Halk Edebiyatı
      • İkinci Yeniciler
      • Milli Edebiyat
      • Öz (Saf) Şiir Dönemi
      • Tanzimat Edebiyatı (1. Dönem)
      • Tanzimat Edebiyatı (2. Dönem)
      • Tekke ve Tasavvuf Edebiyatı
      • Toplumcu Gerçekçi Şiir Dönemi
      • Servet-i Fünun Edebiyatı
    • Yabancı Şairler
    • Rastgele Şiir
    • İletişim
    Şiirhane
    Anasayfa»Dönemler»Cumhuriyet Dönemi»Ali Ayçil»Sulara Serinlik Veren Şiiri – Ali Ayçil

    Sulara Serinlik Veren Şiiri – Ali Ayçil

    Ali Ayçil- Ali Ayçil
    Telegram VKontakte Facebook Twitter Pinterest LinkedIn Tumblr Email WhatsApp
    Paylaşın
    Facebook Twitter LinkedIn Pinterest Email

    Ey sulara serinlik veren…
    Karanlık tapınaklarının ateşini insanların ruhuyla besleyen bir çağa geldik.
    Bir çağa geldik ki belleksiziz.
    Hafızamızı değil, yalnızca bedenimizi terletiyor alevlerin yalımı.
    Heybemizde darı yok; kırbamızda su kalmamış; elimiz hançere yakışmıyor artık.
    Güneye dönüyoruz, ama aklımızı bir türlü alamıyoruz kuzeyden.
    Karışık bir kafa için dua okuyacak dilimiz kekeme.
    Kekeme dilimizi çözmek için bize dua edecek kim varsa kayıp…
    Kayıp bir ahaliyiz biz.
    Buraya gelirken yollara işaret koymaya akıl erdiremedik.
    Eski bir alışkanlık arıyoruz, üstü örtülmemiş bir iz, bir emare.
    Bir emare, belki bize hatırlatır, bülbül kafesinden bir göğsümüz olduğunu.
    Ama hiçbir can alıcı işaret çarpmıyor gözlerimize.
    Gök çadır olmaktan vazgeçmiş, yer taş kesmiş sanki.
    Ne yağmur bize merhamet bahşediyor, ne toprağı çatlatan çiğdemle yandaşlık kurabiliyoruz. Ancak birbirimizin kanını akıtarak anlayabiliyoruz canlı olduğumuzu.
    İnsan oluşumuzla en büyük aşinalığımız bu.
    Sıcak kana dokununca diyoruz ki, “tamam, demek burası hâlâ dünya! ..”
    Dünyanın dönüşü başımızı döndürmüyor artık.
    Çünkü dönüp bakmıyoruz akıp duran bulutlara.
    Çünkü boynumuz kalın.
    Ve hiç kimse yüz vermiyor bu tür çocukça oyunlara.
    Biz dünyayı işvekar bir çengi gibi düşünüyoruz; böyle kuruluyor aramızdaki bağ.
    Yani biz, birbirimizin teninden yükselen buharı soluyarak çiziyoruz yörüngemizi.
    Bu sırnaşık rotadan çıkarsak, içimize düşecek kuşkudan ödümüz kopuyor.
    Ödümüz kopuyor, aşk deyince Hallac’ı anmaktan.
    Çünkü biz, ancak ayarı bozuk bir altın için yüzüyoruz birbirimizin derisini.
    Nedir aşka düşmek? Aşk için ölmek ne?
    Yabancıyız bu şavkı kalp çatlatan, hesabı ağır sorulara.
    Bize düşen kurnazca gülümsemek…
    Kurnazca gülümsüyoruz, zülfüne çiğ düşünce tedirginlikten rengi atan eski evlerin mahremiyetine.
    Utandıkça, alnındaki terden perçemleri sırılsıklam olan o mahcup damarımız çatlayalı çok oldu.
    Nerede bir masumiyet görsek, hemencecik çelik kasamızın şifresi geliyor aklımıza.
    Sırrı çözülmüş bir dünyada tek sırrımız bu kaldı.
    Daha akşamdan uykumuzu kaçırıyor o kasada saklı duran ne varsa!
    Gündüzleri göğsüne keçe çalıp, geceleri uykuda efendilerini arayan dervişlerin avuçlarını dayadıkları kurnalar bize kuru.
    Bizimkisi, gözenekleri losyonla ferahlayan fazla beyaz, fazla sarkık bir deri.
    Derimizin altında, eşyaya can atan bir vaşak bileyip duruyor dişlerini.
    Onu doyurmazsak, bizim hayatımızı yem etmesinden korkuyoruz…
    Korkuyoruz ölümün bizi yarı yolda bırakmasından.
    Çünkü yaşadığımız çağın çetelesinde her şey buraya ait, her şey balçığımıza zimmetli.
    Biz hesap adamıyız; çeklerini imzalamadan ölen birinin ruhunu mahkeme edecek kadar.
    Ve elbette adaleti, hissemize dünyadan biraz daha yer kazandırsın diye istiyoruz.
    Yani biz istiyoruz ki, gövdemiz külçelerle ağırlaşsın; bu şan, bu şerefle çıkalım çarşılara.
    Bu yüzden hiçbir tahammülümüz yok hiçbir oyun bozana.
    Bizi bir tek hırkaya çağıranın aklından kuşku duyuyoruz.
    Onu hekimlere gönderiyoruz, haznesinden grafikler çıkaran makinalara…
    Ey kaderimizin sahibi…
    Artık içimiz bütün rüzgarlara açık.
    Ne bir sınır, ne bir elek var dünyayla aramızda.
    Bizi saklı tutan perdeyi yine biz yırttık; makasımız hâlâ keskin, ama iğne yok yanımızda. Şimdi yakarıyoruz:
    Bizi dünyadan sen sakla!
    Yani biz, bir bardağa dökülen suya bakınca, her seferinde: “ey su, nasıl da berraksın” diyebilelim, hayretle.
    Bir çocuk konuşunca herkes sussun; “bu nasıl güzel tanışıklık” diye geçirsin içinden.
    Belki böyle böyle yeniden iz tutar ayaklarımız.
    Serinleten bir patika az şey mi, bu ateş ormanında!
    Az şey mi, dünya kapımızı çalınca, göğsümüzün gürültüyle çarpmaması…

    Ali Ayçil şiirleri Sulara Serinlik Veren Şiiri - Ali Ayçil Sulara Serinlik Veren Şiiri - Ali Ayçil şiiri
    Paylaşın Telegram VKontakte Facebook Twitter Tumblr WhatsApp

    Yazarın Diğer Şiirleri

    Yazgının Kalpsizliği Şiiri – Ali Ayçil

    Yazarın Yazgısı Şiiri – Ali Ayçil

    İzdiham Şiiri – Ali Ayçil

    Her Şey Tamam Bir Şey Eksik Şiiri – Ali Ayçil

    Bozkır Şiiri – Ali Ayçil

    Balkan Şiiri – Ali Ayçil

    Bunları da Okuyun

    Naçar Kaldığımın Şiiri Şiiri – Talip Apaydın

    29 Aralık 2021

    Hep / Hiç Şiiri – Alper Gencer

    29 Aralık 2021

    Kıtalar 3 Şiiri – Neyzen Tevfik

    29 Aralık 2021

    İstanbul Kışa Hazırlanıyor Şiiri – Necati Cumalı

    29 Aralık 2021
    Bizi Takip Edin
    • Facebook
    • Twitter
    • Instagram
    Çok Okunanlar
    Abdurrahim Karakoç

    Misilleme Şiiri – Abdurrahim Karakoç

    Abdurrahim Karakoç

    ‘İki kere iki dört’ ediyorsa, Ben de seni seviyorum, darılma. Bir de ‘Her gecenin sabahı…

    Avşarların Tecirlilerle Kavgası Şiiri – Dadaloğlu

    29 Aralık 2021

    Hayret Şiiri – Necip Fazıl Kısakürek

    28 Aralık 2021

    Seni Sana Emanet Ediyorum Şiiri – Ahmet Selçuk İlkan

    28 Aralık 2021
    Hakkımızda
    Hakkımızda

    Şiirsiz kalmayın!

    İletişim: [email protected]

    Şiirler

    İstanbul Mavisi Misin? Şiiri – Necdet Evliyagil

    29 Aralık 2021

    Çakıl Taşları Şiiri – Necmettin Halil Onan

    29 Aralık 2021

    Kar Yağarken Pencere Şiiri – İbrahim Tenekeci

    29 Aralık 2021
    Etiketler
    Agah şiirleri Pir Sultan Abdal şiirleri Karacaoğlan şiirleri Abdurrahim Karakoç şiirleri Ruhsati şiirleri Ahmet Selçuk İlkan şiirleri Necip Fazıl Kısakürek şiirleri Aziz Mahmud Hüdayi şiirleri
    Facebook Twitter Instagram
    • Anasayfa
    • İletişim
    © 2025 Şiirhane.
    Tüm hakları edebiyatın birbirinden kıymetli şairlerine aittir.

    Aradığınız şair veya şiirden birkaç kelime yazın.