işte karanlık inmiş görkemli alnacına
sırtında sevdiğinin sapladığı bıçaklar…
gece olmuş
vurulmuş saz
sınırları ve duvarları aşamıyor çocuklar
1. alnacını görkemiyle çatan kim?
bu kadar kendinle gezme ne olursun
göğsündeki kara duman
sebebi olduğu rüzigâr ile dağılacak
kader
zarlarını çoktan attı
mesela şu sübyan
sırf padişah sulbünden diye boğdurulacak
2. sırtını sevdiğine bıçaklatan kim?
yani ellerinle itmedinse kendini aşağıya
ahlak düşkünleri
ve kör kasaturacılar yüzünden
sırf kan çıkmasın diye cemiyetten gizlenmek
nezakettendir
suçlu arıyorsan boşuna
suç dengesini çağırır
insan
sırtını bıçaklara saplarken
içeriden dışarılara bağırır
sınırlara ve duvarlara işeyen çocukların olsun senin
madem vurulmuş saz
geceler boydan boya sana türküdür yar
o ayakta gezdirdiğin mezar
yok olduğun kadar yok
var olduğun kadar var
3. şirktir git şu seni seviyorumlardan
ah şu aynaları korkulara denk koyan kuyusuzluk
yusuf’suz bir züleyha’ysan daha
bahtın serpilmemiş bir karadır
ölüm ecel ecel gelmezse eğer
güzellik fanilere yaradır