Bunları da Okuyun

    Hûrî Mi Ya Perî Mi Bu Yâ-hûœ Feriştedür Şiiri – Ahmedi

    29 Aralık 2021

    Dil Ki Gözün Sihrine Meftûn Değil (Gazel) Şiiri – Ahmed Paşa

    29 Aralık 2021

    Meleklerin Unuttuğu Şiiri – Çiğdem Sezer

    29 Aralık 2021

    Ağalar Dinleyin Şu Bezirganı Şiiri – Köroğlu

    29 Aralık 2021

    Yemişçi İhtiyar Şiiri – Mehmet Akif Ersoy

    28 Aralık 2021

    Tamam Yavrum, Meleğimiz yok; Ama Yağmurumuz Var Şiiri – Charles Bukowski

    29 Aralık 2021

    Ah Şiiri – Attila İlhan

    28 Aralık 2021

    Aşk ile Viran İden Gönlini Ma’mûr İstemez Şiiri – Avni (Fatih Sultan Mehmed)

    29 Aralık 2021

    Gelin Baladı Şiiri – Edgar Allan Poe

    29 Aralık 2021

    Bir Yiğit Benim Diyende Şiiri – Köroğlu

    29 Aralık 2021
    Facebook Twitter Instagram
    Facebook Twitter Instagram
    Şiirhane
    • Anasayfa
    • Dönemler
      • Cumhuriyet Dönemi
      • Yedi Meşaleciler
      • Fecr-i Ati Topluluğu
      • Garipçiler (1. Yeni)
      • Halk Edebiyatı
      • İkinci Yeniciler
      • Milli Edebiyat
      • Öz (Saf) Şiir Dönemi
      • Tanzimat Edebiyatı (1. Dönem)
      • Tanzimat Edebiyatı (2. Dönem)
      • Tekke ve Tasavvuf Edebiyatı
      • Toplumcu Gerçekçi Şiir Dönemi
      • Servet-i Fünun Edebiyatı
    • Yabancı Şairler
    • Rastgele Şiir
    • İletişim
    Şiirhane
    Anasayfa»Dönemler»Cumhuriyet Dönemi»Arkadaş Zekai Özger»Gezgin Şiiri – Arkadaş Zekai Özger

    Gezgin Şiiri – Arkadaş Zekai Özger

    Arkadaş Zekai Özger- Arkadaş Zekai Özger
    Telegram VKontakte Facebook Twitter Pinterest LinkedIn Tumblr Email WhatsApp
    Paylaşın
    Facebook Twitter LinkedIn Pinterest Email

    dün geldim
    geç kalsam da bağışlanır

    bir bahar bozumuydu yola çıktığımda
    yüzümde suçlu bir merak
    kalbim heyecandan telaşlı
    gözlerimde ısırgan bir hüzün vardı
    hüzün: hep bilinir
    bir afyon çiçeğidir önceleri
    dalayan bir ısırgan yoncası olur sonra
    dalayan ve uyandıran o afyon uykusundan

    dün geldim
    acı sırtımda tabiy

    yolum uzundu
    yanımda hiç resim yoktu
    dağlara baktım: dağıldım
    yollara baktım: yoruldum
    gece ayışığı içtim, dudaklarım kurudu
    gündüz böğürtlen yedim, dilim buğulandı
    siz görmeliydiniz o kanı
    bir dağ çiçeği sevdasına bin arı öldü
    tam ordan geçiyordum, gördüm diyebilirim
    aman nasıl petekti öyle
    nasıl baldı
    böğürtlen gibi kırmızıydı
    kan gibi saydam
    bir garip kokuydu, onun kokusuydu
    dayanamadım, eli titrekti ama
    yedim yedim kalbim çatladı
    sevdam o dağ çiçeğinde kaldı

    dün geldim, anca geldim
    usumda vızıldayan bin arı ölüsü
    heybemde onarımı gereken bin iğne
    önce kendi etime

    dün geldim
    hoş mu geldim
    hoş olmayan şeylerden geldim
    bir kentten geçtim ki canım titredi
    sıtma kabusuyla sallanıyordu uzaktan
    girişte insanlar gördüm, hiç görmediğim
    ama sanki biryerlerden tanıdığım, yemin

    edebilirim

    iğrenç suratları vardı, insandan çok
    cüzzamlı bir köpeğe benziyorlardı
    kuru birer ağaç dibine çömelmiş
    çürümüş bir dalı kemiriyorlardı
    omuzlarında soyulmuş yılan derileri
    ellerinde pas tutmuş makaslar
    iki ucu da kırık
    tam ben yanlarından geçiyorken
    elma ağaçlarının çiçeklerini kesmeye başladılar
    ben sanki tarihini bilmiyormuşum gibi
    bakır çalığı bir kasede
    elmanın kanını sundular
    geldim ya, nasıl geldim
    bir elimde tarih atlası

    bir elimde güneş humması
    soğutulmaya zorlanmış bir çöl kızgınlığından
    bir kum fırtınasının
    soylu kumcuklarından geldim
    yorgundum, susamıştım, dilim kuruydu ama
    gördüğüm serap mıydı, gerçek miydi
    bilirim ben
    çölün tam ortasında sonsuz bir ışıltıydı
    yedibin rengi yansıtan renksiz bir kuyuydu
    duruydu, aydınlıktı, yaz gökleri gibiydi suyu
    uzanıp avuçlasam benimdi

    öyle yakın, öyle kolay, öyle dokunsam
    ah o kervancıbaşı
    ah o sırmalı soyguncu
    ve ellerinde kesik başlar ve zebellah ordusu
    birden beliriverdiler tam kuyunun başında
    ellerinde kan sızıtan kesik başları
    tan kuyunun ağzından sarkıtıyorlardı ki
    ne olduysa o anda oldu
    kızıl bir bulut ağdı kuyunun ağzından göğe
    bulut değil
    bir devin alev saçan soluğuydu
    ardından muhteşem bir kum fırtınası
    kum değil
    devin çocuklarıydı saçılan
    ah görmeliydiniz o savaşı
    ne kanlı kervancıbaşı
    ne zebellah ordusu
    dayanamadılar kum fırtınasının şiddetine
    çöl mü yarıldı
    kuyu mu büyüttü ağzını
    kızgın çöl kavuşunca dinginliğine
    bir ben vardım kuyunun başında diri
    ve herşeyi görebilen sağlıklı çöl tanığı
    öğrendim çöl kızgınsa öfkesi nice olur
    kum fırtınasında neler yapılır
    nasıl yok edilir çöllerin sırmalı
    soygun kervancıları
    gördüğüm serap mıydı, gerçek miydi
    bilirim ben
    bir elimde güneş humması
    bir elimde tarih atlası vardı
    vakit dardı
    kanarak içtim de kuyunun duru suyundan
    uçar gibi aştım çölü o sonsuz ışıltıdan
    dün geldim

    dün ben nerden geldim
    ezberlenip unutulmuş bir sıkıntıdan geldim
    adı konulmamış bir düşten geldim
    terlemiş balıklar gördüm, rengi bozulmuş mavilikler
    kabaran denizler gibi coşkun sürücüler
    kılçığı beynine saplanmış gözsüz balıklar gördüm
    trollenmiş deniz tarlası, iyot vurgunu
    derya içindeydim de hani deryayı gördüm
    küçük balığı gördüm, peşinde büyük balık
    bir su ağası gibi kuvvetli ve saldırgan
    oh balık, küçük balık, can balık
    anasının kuzusu, deniz kokulum
    söyle yavrum, söyle gözüm, söyle kılçığım
    kim dokundu senin pullanmamış derine
    kim kıydı senin o tazecik gövdene
    denizde kum gibi dolgun pullarıyla
    doymaz mı büyük balık küçük balığa
    ama gördüm ya sonunda
    derya içindeki deryayı
    büyük balık küçük balık peşindeydi ya
    birleşince küçük balık yüzlercesiyle
    şaşırıp kaldı büyük balık
    şaşırıp kalmadım amma
    ne de keskinleşmiş dişleri ol mahilerin
    unutulmaz bir deniz anası gibi büyüdü gövdeleri
    kıymık kıymık oldu gövdesi büyük balığın
    anladım
    nice olsa da
    denizde kum, büyük balıkta pul
    birleşince
    edemezmiş küçükleri kendine kul

    14 Mart 1972

    Arkadaş Zekai Özger şiirleri Gezgin Şiiri - Arkadaş Zekai Özger Gezgin Şiiri - Arkadaş Zekai Özger şiiri
    Paylaşın Telegram VKontakte Facebook Twitter Tumblr WhatsApp

    Yazarın Diğer Şiirleri

    Çelişkili Kötü Şiiridir Şiiri – Arkadaş Zekai Özger

    Yeryüzü Ağacı Şiiri – Arkadaş Zekai Özger

    Eski Bir Gün İçin Şiirler Şiiri – Arkadaş Zekai Özger

    Pencere Şiiri – Arkadaş Zekai Özger

    Sığıntı Kuşu Şiiri – Arkadaş Zekai Özger

    Her Şey Tekrardır Biraz Şiiri – Arkadaş Zekai Özger

    Bunları da Okuyun

    Bıktığım Şeyler ve Yeşil Fanila Şiiri – Didem Madak

    29 Aralık 2021

    Zor Gelir Bana Şiiri – Ahmet Selçuk İlkan

    28 Aralık 2021

    Sabahları Severim Oldum Bittim Şiiri – Necati Cumalı

    29 Aralık 2021

    Güneyin Ağustosları Şiiri – Ümit Yaşar Oğuzcan

    28 Aralık 2021
    Bizi Takip Edin
    • Facebook
    • Twitter
    • Instagram
    Çok Okunanlar
    Karacaoğlan

    Boynunu Uzatıp Geri Sakınma Şiiri – Karacaoğlan

    Karacaoğlan

    Boynunu uzatıp geri sakınma Naz götürmez kara bağrım ezgindir Al yanağa çatal teller sokunma Aşk…

    Ara Sokak Şiiri – Cahit Irgat

    29 Aralık 2021

    Geçer Mi (Arzum Vardır) Şiiri – Karacaoğlan

    29 Aralık 2021

    Kadrini Ne Bilir (Nuh’un Gemisine) Şiiri – Karacaoğlan

    29 Aralık 2021
    Hakkımızda
    Hakkımızda

    Şiirsiz kalmayın!

    İletişim: [email protected]

    Şiirler

    Kan Uyku Şiiri – Turgut Uyar

    29 Aralık 2021

    Lacivert Işıklar Şiiri – Celal Sılay

    29 Aralık 2021

    Kayalar’dan Şiiri – Eugene Guillevic

    29 Aralık 2021
    Etiketler
    Ahmet Selçuk İlkan şiirleri Necip Fazıl Kısakürek şiirleri Agah şiirleri Karacaoğlan şiirleri Abdurrahim Karakoç şiirleri Pir Sultan Abdal şiirleri Aziz Mahmud Hüdayi şiirleri Ruhsati şiirleri
    Facebook Twitter Instagram
    • Anasayfa
    • İletişim
    © 2025 Şiirhane.
    Tüm hakları edebiyatın birbirinden kıymetli şairlerine aittir.

    Aradığınız şair veya şiirden birkaç kelime yazın.