Seherdir
Sokaklarda kendine şaşan tek tük ayak sesleri
Kimi kez tarlalar sürer gibi
Dalıp gider çizgisine cıgara dumanının
Bir vapur kalkar istanbuldan
Her yanı istanbul olan bir vapur
Döner çark
Döner çıkrık
Canavar düdükleri
Polis düdükleri
Ve vapur
Uzak
Buruk
Kanar yüreğinde yanık bir sevda türküsü
Yüreği
Kırık
Sanki yenicamide bir güvercin vurulur
O saat venedikte güvercinler
Elleri ne kadar güvercin
Birbirine bağlanıyor
Gözleri özgür
Bıyıkları gür
Çığlık çığlığa martılar
Çark çark
Çıkrık çıkrık
Çark çıkrık
Çıkrık çark
Bir vapur köpük köpük rıhtımdan ayrılıyor
Bir vapur telaş telaş
Tırnaklarım avucumu deliyor
Cıgaramı çiğniyorum apacı
Dönen dünyadır bu gıcırtıda
Duyulur
Kara vagonlarda hiçlenen bir serserinin
Bütün bunaltısını yüklediği bir vapur
Bir vapur
Bir kelepçe
Bir abdülhamit
Dönüp bakmıyor yedi on yolcuları elleri simit
Seherdir
Kendine şaşan tek tük ayak sesleri
Doldurur sokakları
Kuşlar daha karışmamıştır şehrin gürültüsüne
Ağaçlar daha bir ağaçtır bu saatlerde
Uzak uzak yankılanır su sesleri
Uzak uzak kurbağalar
Seherdir
Yiğitlere su vermekten döner kızlar
Bir kadın uykudadır
Bir kadın uyanık
Bütün bardakları sevgiyle doldurup
Yüreklerine akıtıyorlar
Sonra bütün yüreklerini sevgiyle doldurup
Hayır diyorlar
Pişman değiliz
Vapura telaş telaş bindiriliyorlar
Vapur baştan başa istanbul
Bir vapur
Bir kelepçe
Bir istanbul
Döner çark
Döner çıkrık
Çark çark
Çıkrık çıkrık
Çark çıkrık
Çıkrık çark
Bir kadın
Yüreği kırık
Gözleri özgür ya bu çok önemli
Başka hiçbir durumda bir insanın gözleri
Böyle özgür olamaz
Ve başka hiçbir durumda bir insanın gözleri
Bir selamı böyle sıcak alamaz
Gün doğar
Kimseleri şaşırtmadan yeşerir kavga
Bir umut
Bir çığlık
Bir yenilgi
Bir kadın bir çocuğu büyütür usulca
Nasıl büyütür kimseler bilmez
Nasıl sarar sevgilerle
Nasıl besler umutlarla
Kimseler bilmez
Bir yokluğu bir yokluğa katarak
Höllüğünü ince eler büyütür
Bir vapur
Ayırır anayı yavrusundan
Bir vapur bir tel örgü bir istanbul
Canavar düdükleri havada vızıldar
Bir ananın süt damarı sızılar
Yavrum yavrum
Başörtüsünde ömürlük çilelerin dokuması
Bir kahramanlıktır analık
Bir mermeri yontar gibi sabırla
Değişen dünyadır yeşeren kavgada
Aydın Hatipoğlu
Siz biz ve onlar
Sokaktan insanlar geçiyor
Evrenin yiğit bahçıvanları
Anıları ve umutlarıyla iç içe
İnsanlar geçiyor
Çocuk gözleriyle
Şaşarak bakıyorlar sararan yapraklara
Uzayı devşiriyor aklın tarlası
Her gün her gün yeniden
Yiten
Bir umudu simgeliyor günebakan
Bükerek boynunu
İnsanlar geçiyor sokaktan
Siz biz ve onlar
Evrenin yiğit bahçıvanları
Bir beynin hücreleri gibiyiz
Çoğul
Ve akyuvarları gibiyiz ekonominin
Durmadan yenilenen hayatın
Yazgısını yeniliyoruz durmadan
Kahraman bir dağdan inerek
Gün görmüş denizlerde çoğalan
Bulut mu yağmur mu özlemin dili
Toprağın çatlayan dudakları mı
Yumuşak sözcüklerle söylüyoruz
En katı gerçekleri
Bulutlarla çiçeklerle kuşlarla
Irmaklarla rügârlarla taylarla
Ceylan mı korku mu namluda
Ağzı köpük köpük bir atla koşuyoruz
Siz biz ve onlar
Evrenin yiğit bahçıvanları
Tespihböceğinin evreni bir kısırdöngü
Doğanın devingen yasasında karıncalar
Bilmiyorlar
Bir çocuğun elindeki çubuktan filizlenen sevinci
Bimiyorlar
Ölümün bazen nasıl bir eğlence olduğunu
Ülkemde çocuklar
Bir acıdan bir sevinç çıkarmayı biliyorlar
Burnu hırızmalı ve sümüklü
Topuğu halhallı yalınayaklı kızlar
Sıtmasını işediği çorak toprakların
Ayrı bir dünya olduğunu
Biliyorlar
Sokakta insanlar
Siz biz ve onlar
Kızaran yaprakların hüznünü anlıyoruz
İhtiyar atların içekapanışını
Şaşmıyoruz yıldızlardan damlayan
Söğütlerin saydam ışıltısına
Gülen gözlerinde bir çocuğun
Şarkısını söyleyen bir beyaz kuşun
Çürüyen bir ağacı nasıl sarstığını
Duyuyoruz
Tutsaklığın nasıl bir sanrı olduğunu
Ölümün duvarlarına ellerini dayayıp
Hep beraber bir türküyü söylemenin coşkusunu
Kalleş bir ölüme gidenlerin
Birbirine sarılan kollarında
Yaşamanın şehvetini duyuyoruz
Siz biz ve onlar
Evrenin yiğit bahçıvanları