İnsan insana yapayalnız
değildik o çağda canlıydı dünyamız
canlıydı balıkçıya salık veren rüzgâr
canlıydı suçluya gürleyen bulutlar
canlıydı yağmur canlıydı toprak
yağmurdan toprağın doğurduğu yaprak
yaprağı hayvana
hayvanı insana
insanı toprağa
karan doğa
canlıydı güneş canlıydı ay canlıydı yıldız
canlıydı o çağda dünyamız
sorularla dağılmamıştı
daha dünyanın büyüsü
gün batınca bir kara perde inerdi göğe
evrenin denklemi ışıklarla yazılırdı
yansırdı yakamozlarla karanlık denize
anlamasak da yaşardık yaşamın gizini
sormazdık soramazdık
sorulanla soran ayrılmamıştı çünkü
yalnız değildik bizimleydi tanrılar
bırakırdık ellerine kendimizi
tanrılar çarpardı tanrılar kollardı
tanrılar doyururdu uyuturdu bizi
tanrıların bahçesinde güneş acarken
gün doğardı dünyamıza yeniden
mutluyduk uyusan dostlar gibi dünyayla
sorusuz yaşayanlar gibi mutlu