Bunları da Okuyun
Behçet Necatigil şiirleri
İçerik acı Karşıtlar kaç kaşık Bir ölçü yeterd………………..
Günün hangi saati Katı kaç katı Daralma Hele akşam vakti.Güle sorma! Bahçe Vazo saksı ………………..
Dışarıyı dinleme, içerdeyim Kımıldayan perdenin şimdi az berisinde. İnsan kimi geceler niçin uğrar dışarı? Bir gerçeğin içinde kendini dinlediyse.Yaşlanmak, o…
her evde birisi bir ikinci uğruna – yaz yağmuru gibi geri kalanların arada üzülmeleri.
Birden inen bir bulutla karardı yüzün Böyledir Biraz gülecek olsan vay sen misin gülen Hemen yetişir hüzün.Bu bizdeki akıl mı…
Ben annemin evinde Fındık fıstık üzüm İlerde evlenince Çuvalla düşünürdüm.Aşk idi beni iten Heyamola Ben onsuz ya………………..
Gidecek yeri olmayan biri Aslanları gö………………..
Artık eski bir yere gidemez oldunuz mu Hele hiç yenisine Akşamdan kalma sabah, yazdan kalma günler De geçer kış.Tek yön…
Bizi kimi kitaplara, mektuplara, yapılara Çeken, kendimizden dışarı çıkmak. Yürür kaplumbağa bir yolu sessiz Yaprakları sonbahar, ölü park.İşte ancak bir…
Yaşamak azaptır çok zaman, Dualara açıldı ağız. Tükendi dizlerde derman Akşamı bulamayacağız.Sürülerini götürdü Beniisrail Gitmek düştü adamlara…………………
Şehre çöken karanlık Sokakta bir adam gördü. Kattı adamı önüne Evine götürdü.Adam dinlendi biraz, Sofraya oturdu. Yemeklerini yediler,
Çoklarından düşüyor da bunca Görmüyor gelip geçenler Eğilip alıyorum Solgun bir gül oluyor dokununca. Ya büyük şehirlerin birinde Geziniyor kalabalık…
Allah beni çirkin yarattı, Cazibem yok yürürken. Kahveci kızına mı bakılır, Güze………………..
Benim şiirlerde çizdiğim resim Sen miydin hiç görmemiş gibiyim Bu pastel renkler bu siyah fon ………………..
Yarı yüzüm gölge, yarı yüzüm ışık Ansızın koptu aradaki bağ. Yasak bölgelere girdiğimdendi Birdenbire duruşum.Ben buradan giderim, çok geç oldu…
Pencereye kar düşünce Çalar akşam çanı uzun, Evi düzen içinde Hazır sofrası çoğunun
(Cevdet Kudret, Karagöz, cilt II, 1969, 129’da, not 🙂 Meddah İsmet 1851 – 1914 Ünlü meddah ve ortaoyunc………………..
Yürür asfalt ovalarda abdal. Vitrinlerin düşen kepenklerinde Hep hüzün çeşmeleri: lambalar.Yüzer gibi önce bir tulum yavaşça Yanaşır kıyımıza eski diclelerden…
Parkın kuytularında Çekilip kabuğuna Yatışsın gürültü Bekler kaplumbağa
Bir lobut sallıyor boşluğa kendini Egzersiz. Kırlarınd………………..