Bunları da Okuyun
İsmet Özel şiirleri
Donyağından yapılmış sabunların ürkütüp sindirdiği gözlerim vardı – ağır – ağır yani çoraplı ve sürgün doğmanın taşınmaz kıldığı. Ben şenlikçisiydim…
Ey sökülmüş cep! ey ıslak yorgan! Ey bulduğu her bahaneyle çıngar çıkaran! Yardım et! Yardım et! Bana ilah mahvedecek bir…
Uç benim boynumun soytarısı kirle her cemreyi bana doğru olan unuttum güçbela soluyan perdeleri dudaklarımı ısırdıkça kabaran akşam unuttum onu…
1. Capriccio AlumGülünç bir ölümle öldü deniyor Max Stirner için çünkü mahvına sebep nihayet bir sinektir ama Fanya Kaplan nasıl…
Gırtlağımda bir harf büyüyor buna dayanacağım dişlerim kamaşıyor yıldızlardan buna da. Kabaran bir çarpıntı oluyor şehir. Artık yırtarak açtığımız zarflarda…
Altmış sene yaşadım bir tek anım bile yok Anılması korkulu yerlerdedir meşhedim Faka bastım kaydı don çakar almaz çark amok…
-M.K.ya-Bizim ahşap evimizin kapısı Kastamonu’da iki kanatlıydı. Biri hep kapalı dururdu kanatların ardında demir dayak. Gece olur karanlığın haşyetinden kapanırdı…
Ölüler beni serinliğe yakıştıramaz çünkü hiç kimse çıkmak istemez bu mevsimden dışarı çünkü bitkinliklerini günden saklar ekinler ekinler çocukların en…
Var mıdır nalçaları sevincin gün tene değince kanatları uzar mı derin bir secde gibi rüzgara aşılanmak dostları düşünmenin çarpıntısından mıYokum…
Oradaydık hepimiz,müheyya bekliyorduk salaştı mukadderat,bozulmuş bir nışandı gebe rüzgar,ihanete uğramış deniz,kerrat cetveli dünyaya sokunmuştuk,dünya hamdı külsüzdü ocak,tellal çarşısız ağzımız noksandı.…
Bulutları kovan hırçınım benim, büyücüm doğrudur gebe kaldığım coşkun bir akarsudan bir bıçak alnıma çizer o homurtuyu ağırdan altın haykırışlarla…
Alçak sesle uçuyor üzerimden saçları kına yakılmış bir kadının mihrabı bu gövermiş güz günleri çıldırtır çileden ve kitaplardan çıkartır insanı…
Sabah şairin üstüne saldırıyor yaşamaktan bir güneşle kaplanıyor onun kalbi onun kalbi topraktan sıyrılıyor aşk dahi sıyrılıyor topraktan gözlerini tanıyorsunuz:…
Binlerce binlerce çocuk koşarak dokumuş benim kumaşımı hançeremdeki bu şehrin o geçimsiz mushafı vardım dayandığım parmaklığına o büyük hesapların Hazırım…
Serin karanlığıma bir çingene düşerdi gökyüzüne birikirdi hazineleri kışın dağların dağlarda birikirdi gölgeleri ürkütülmüş gölgeler kapımda çoğaldıkça yüreğime o tedirgin…
Bırakın ince kavak seslerini şehrin içinde paralar yaşlı kızların koynunda yatarken bırakın köprülerin üstüne yağmur ve basma perdelerden lânet bize.…
var mı bilen başıma seni saranlar arasında adını mantık mı diyorlar idrak mısın hafıza mı sahici bir şeysen eğer söyle…
Biz şehir ahalisi, kara şemsiyeliler! Kapçıklar! Evraklılar! Örtü severler! Çığlıklardan çadır yapmak şanı bizdedir Bizimdir yerlere tükürülmeyen yerlerNezaketten, haklılardan yanayızdır…
Tozludur saçlarım, saçlarımdan devrilmiş sarayların dumanları savrulur yüzüm yanıktır yüreğime bir karanfil sokuludur ve partizanca darbelerin dünyaya ilen şavkı benim…
Gecenin dürüstlüğünden herkes kuşkulanır korkulur o kuş yüklü iniltilerden ve mor ağzını gecenin kumuna batıran ben çağdaş serüvenler adına bütün…