Topuğumuzdaki sabah rengi kadar aydınlık şu hasret yüzümüz
Yeni bir aşk bulduk kendimize, kalbimizi asil ve diri tutmak için
Hermann Hesse okuduk dibine kadar, tadını çıkardık saflığın
Dalgın bir hayal bizimkisi, neremizden akıyor bu paramparça güz
Boynu bükük ve kaybolan kırgın hayatlarımızı kime anlatsam
Dünyayı kucaklayamıyorum, can çekişiyor kabuğumuzdaki lanet sızı
Sanki her yanımıza yalan masal üflemişler, dilimizde hep o vehim korku
Kekremsi bir yalnızlığın toprağına düştük, çölden şehre sıçrayamam
Her aşk kendine yeni bir veda bulacak kadar canlıdır ve sıcak
Çünkü gönlümüzdeki kuşlar denizle sevişecek kadar yasemin kokar
Şaraba bandığımız sahici ruhumuz asi, eros ve Thedorakis tadında
Düşlerimizin, kalbimizin yamacındaki uçurum muyuz, korkunç ve uzak
Bizdeki şu yarım telaş, köpüğümüzdeki kımıldayan siyah bakışlarımız
Gövdemizde yaşayan tıpır tıpır sevinç ve yakamoz hep derindir, gecedir
Egzotik evlat İstanbul, damağımızın sokaklarında üzgün ve şaşkındır
Köprülerin altından aksak da, kuğuların boynuna sarılarak yaşasak da
Bak hayat bize nasıl fısıldıyorsa onun ritmine uy ve bana öyle gel
Bata çıka, istersen derimi yırt, istersen bir gerilla gibi öldür beni…’