tarlakuşlarına inanır
allaha inanmazdı
denizi ilk gördüğü gün
ölüm ölüm diye bağırdı
ve gözlerinde mavi
yıllarca çalkalanıp durdu
bakınca ağaçlar inildeşir
taşlar toz olurdu içteniçe
suların akışında bulduğu neydi
neden ıslık çalardı rüzgarda
neden ağlardı
bir dostu vardı maphustu
pas tutmuş yıllaryılı zinciri
delirmek bir hızlı yaşamaktı
zamana sığdırmaktı bunu bilirdi
bir köpeği vardı adı doç’tu
aşksız geceler gibi karaydı
göğsü yürek biçiminde aktı
zincir sesleri geliyordu ötelerden
karanlık uluyordu korkunçtu
ve gözleri bal damlası kadar tatlı
forsa gözleri gibi uzaktı
bir sevdiği vardı adını kimse bilmez
bir dileği vardı anlaşılmaz
alnına gecelerce çökmüş gölgesi
onu hem herkes bilir
hem de hiçkimse bilmezdi
birgün bütün okuduklarını unuttu
birdenbire sevdiklerini unuttu
nesi varsa yaşanmış
bırakıp gitti