Bunları da Okuyun
Faruk Nafiz Çamlıbel
Nasıl gönül taparsa Tanrı’ya,görmeksizin, Var adını bilmeden bağlandığım bir peri… Bir beyaz dalga gibi hep o engin denizin Üstünde gezmedeyim…
Bir nisan akşamı,serin bir günün, Şark’ın bu sevimli,güzel köyünün Cenneti andıran bir akşamıydı.Sizi ilk balkonda görd………………..
Gençliğim ardında sürünsün Aşkına ihanet edersem eğer. En kalpsiz cellatlar boynu………………..
Gövdeler,varsa gönüllerden alır cevherini, Yürek o………………..
Dünyada aşk denilen varlık da yalan, İnanma, aldanma, kapılma kızım, Hıçkırır ağlarlar, inanma yalan, Erkekler yılandı………………..
Hangi ceylân seni kesmiş de çocukken memeden, Hangi kaplan sana süt vermiş öz annen yerine? Üç yüz evlik köyü takmış…
Hasretinle geçiyorken bu gençlik çağım, Ey sevdiğim, ben umitsiz değilim gene Ak düşünce saçların kumral rengine Kollarında son aşıkın ben…
Bütün hayatı uyur bir sema-yı mühmelde Geniş ufukları efsanevi hikayelerin Tasavvur ettiği gökler kadar beyaz, narin, Minarelerle müzeyyen, sevimli bir…
Seni ben bekliyorum göğsüm açık, bağrım açık; Hançer ol göğsüme saplan, ecel ol karşıma çık.Çalmamış madem ki bir gece felekten…
Bu akşam bilmediğim bir âlem içindeyim, Ya rüyada bir seyyah, ya semavi Çin’deyim, Bir orman yangınıyle kızardı karşı dağlar, Taraf…
Yaslanır bir buluttan bir buluta başınız, Gövdeniz Tanrım gibi gökte yaşardı,dağlar! Engin kanatlı kuşlar olmasa yoldaşınız Tepenizden bir güneş,bir ay…
Gözlerim gözlerinde dinlenirken eriyor, Eriyor yaklaşırken dudağına dudağım. Zerrelerim çözülmüş gibi sesler veriyor, Ben sıcak bir denize inen buzd………………..
Dinmiş denizin şarkısı, rüzgar uyumakta, Rıhtım boyu sonsuz bir üzüntüyle karaltı Körfez düşünür, Kanlıca mahzundur uzakta, Mazi gibi sislenmiş Emirgan…
Yüzüme sert çizgiler çekti senin adını, Hasret saatlerini saydı saçımda aklar. Senin ağzından çıkan bir cümlenin tadını Ne bugün içki…
Bağından her güzel bir gül seçerdi, Bundan mı sarardın soldun,ey gönül? Kadınlar geçerdi,kızlar geçerdi, Bir zaman aşk için………………..
Kuytu ormanları, tenhâ bağları Geziyor mevsimin yorgun rüzgârı. İnce dallar kırık,………………..
Caddeden sokaklara doğru sesler elendi, Pencereler kapandı, kapılar sürmelendi. Bir kömür dumanıyle tütsülendi akşamlar, Gurbete düşmüşlerin başına çöktü damlar… Son…
Yaşamaz ölümü göze almayan. Zafer, göz yummadan koşana gider. Bayrağa kanının alı çalmayan, Gözyaşı boşana boşana ………………..
Bir gün, Uzak bir yolculuktan sonra, nefes nefese, Kalbimin çarpışını sofranda sayacağım. Ömrümü vermek için ağzından çıkan sese Kapını sol…
Ağzında şarkılıktan çıkmış iniltilerle Dağ, taş deme, arkadaş, gün batmadan ilerle! Yara açsın kayalar ayaklarında, varsın, Varsın omuz başların kamçılardan…