Bunları da Okuyun
A. Kadir Bilgin
Gün ışığından güzel kadın renklerin koynunda çiçeklenmiş duruyorsun terasta, kızıl saçlarını sallıyor çapkın bakışların Hırsız gözleri yakalayan karanlık sana sessizce…
bu gece ne bir yıldız, ne ay var yaşlı gecede hüzne yer yok yüreğimizde hüzne yer yok nasıl olsa kıramazlar…
Beni bir dağ başında böyle yapayalnız kodular, Rüzgarlara, kuşlara, bulutlara yakın, Senin etinden, tırnağından ayrı, Senin kokundan uzak. Benim güzelim,…
Çok olun, çocuklar, çok olun, Yüzlerce olun, binlerce olun, onbinlerce. Daha çok olun, daha çok olun, Yapraklar kadar, balıklar kadar…
Yaşlılara saksılar dizdim, bahçeler yaydım. Yorgunlara diri beden verdim, taze yürek. Döşekler serdim hastalara, rahat, yumuşacık. Nerde yalan dolan gördüysem…
Bütün rüzgarlara açıl Sana dokunan aşklar savrulsun Çölün kum tepelerine Yüreğinle uç Ve uçur dostlarını Göğün derinliğine Ara verme durmasın…
Bir gün yalnız seni hatırlayacağımı sanma Seni düşünüyor ve anıyorsam Sanmaki sevgim den Yalnızca sana olan nefretim den vede kinimdem…
İstersen hiç başlamasın Bu hikaye eksik kalsın Onca yaraların ardından Yeni bir aşk yaratamazsın Örselenmiş bir çocukluk İşte benim bütün…
gün boyunca damladı güneşin altın saçlarından doyumsuz bir ezgi kavakların uzunluğuna gün boyunca terledi yapraklar hışırdadı dallar boynuma başları dönerek…
Gittin Ayrılırken buz tutmuş bıyıktı gözlerin Kaçamak ellerimiz komutsuz sallandı Dudaklarımızda sıradan sözcükler Vedalaşmayı bile beceremedik Son bir bakış kaldı…
Çürümüş saatleri yaşıyorum Epey bi ömür geçirdim Ve Sana yüreğim ortasına basarak gelmek isterdim Keskin bir bıçak yarası Acıtıyor akşam…
Pinarindan ozgurlugun al bir yudum, cek bir soluk ruzgarindan sevdamizin seni benden ne bu kapi, ne bu duvar ayiracak, seni…
Ölüme düştü akşam tülbentten süzdüler bataklığı öksüz bir arı kuşu kaldı. Dalgaya düştü deniz unutup tuza döndü koynundaki balığı Maviye…
Sokul yanima, cigliklar dolarken kentin sokaklarina yirmidört ayar yankilar düser daglardan. Üsürüm kar giyinmis agaçlar gibi simsiki tut ellerimi ki,…
Ben bir kayısı ağacıyım Kırşehir’in Dinekbağı’ndan. Küçücük bir ev önünde yaşarım yapyanlız. Yılda bir çiçek açar, yılda bir kayısı veririm,…
Kaçamak bakışlarımız dokunurdu birbirine suçlu suçlu yürürdük gülmeyi konduramadan dudaklarımıza acılarla delik deşik bir olgunluk izlerdi gölgelerimizi yağmur ıslatırken kaçak…
Üflerim Şiirin tüm gizini kulaklarına Havalanır birden aklın Akşamlar akar dudaklarına Oturursun ortasına akıntının Tut ki bir aşklığına çıldırdın. Sokul…
Birazdan ılık, tatlı uykular sarar bakarsın, bakarsın sırtıma bir sıcaklık gelir, birdenbire bakarsın, karanlıklar ortas›nda başlar tutuşmaya benim anadan doğma…
Hep merak ederim Nasıl sevişir kardelen çiçeğiyle kar Ve kar damara nasıl akar, Uzatıp başını ak yorgandan Nasıl sessizce ortaya…
Tüm umut yollarını kapayan aşk da bir isyandır. Nerede kimbilir o fırtına, beni yüzyıllara savuran yüzü yırtık kan. İşlediğim zamansız…