Bunları da Okuyun
Browsing: Altay Öktem
bütün öğrendiklerimizi yalanlayan koyu bir sis perdesiydi tenimi yalayıp duran pürtüklü diliseri cinayetler işliyorum kimse inanmıyor buna traş oluyorum örneğin,…
biz seninle ikimiz şubat gibiydik kayadan düşsek ağrımazdı bir yerimiz küçücük bir taş görsek irkilirdiköyle sıkılırdık ki birbirimizden içimiz kalkardı…
sular duruldu! bunu dört kez söyledim kendime yüksek sesle gemiler çarptı kara parçalarına dört kez söyledim; üçü yalandı birini de…
hepimize yeter bu aşk aralık tut kalbini üşürsen temmuz tut, kar tanesinin yumuşacık süzülüşü gibidir sevişmek bu kalabalıkta her aşk…
cebime tıktığım kuşlar çok üşüyor ben de üşüyorum desem kim inanır bunca yıkıntının altında bunca kırık cam batmışken ayaklarımabelki yine…
bu şehir beni anlayamaz, yasaksa yasak ateş söndü! döndü suları çağıran sesin geri döndü masum bir öpüşü, umulmaz düştü, yasaksa…
yüzüme sevgi dolu bakarken canımı acıtıyorsun, sokaklar tekin değil kuytu bir köşe bile bırakmadılar bize rasgele işlenen cinayette tek ipucu…
yüzümde metresine dantelli don almış taşralı tüccar mutluluğu var yüzümde kırık bir şişeyi andıran yanık izi var baba beni tahrik…
bir dünya varsa eğer kitapların yazdığı babamın anlattığı doğruysa yani; öyle bir dünya sen dışındasın hem de merkezisin bir anlamda…