Bunları da Okuyun
Toplumcu Gerçekçi Şiir Dönemi
yıllar var ki serçeleri unutmuşum üzerimden gökyüzünü almışlar gibi asfaltların karanlığında boğulmuşum ufacık oysa hep böyle uçuş………………..
o kitabı da okudum bitirdim hani o genç kızın beni unuttuğu bir ara fena halde fikrindeydim dudağındaki nem gözündeki buğudurmadan…
geceleri bir ıslık penceremin altında birileri beni çağırıyorlar (yoksa yanılıyor muyum) koşup bakıyorum kimseler yok sarayburnu’nda sis düdükleri mektuplarım kayboluyor…
kadınsa kadın doktor spiedell dudakları kalın buğulu üstüne yoktur linda’nın doktor spiedell benim linda’nın (bir içim su) karanlıkta cıgara içiyor…
gece bir anda yıldız bahçe bir anda çiçek uzaktan denizin kok………………..
Zaman olmuştur ki Dumanlı havuzlarda soğuk nilüferler Bulutlara savrulmuş ateş kuşları Korkulu bir hicranı söylerZaman olmuştur ki Dalgınlıkları hisarbuselik kızların…
kaç içki daha ne ağır bir iş alkol ırgatlığı bardakta ruj izi gözlerinin mavisi akında erimiş tütün sarısına dönüyor benzi
Seni birden hatirlarim aksamlar icinde fevkalade tatli bir sesin soyledigi soyle kolay dokunakli aydinlik ve temiz gittikce yakinlasan bir melodi…
Korkacak bir şey yok hesap tamam Sıram geldi mi hatta güleceğim Kendimi hazırladım biliyorum
– 4. sirkeci garpalas 32elektrik çiçekleri açıldı mı sayaç dönüyor ben de dönüyorum sirkeci garpalas 32 birisi neuilly’den iki uçak…
hiç görmediğim gökler vahşi yeşil ağır şehirler oturmuş altına içinden sular geçiyor erimiş cam parıltıdan göz gözü görmez olmuşbu kız…
Bu bizim gökler gibisi hiç bir dağda çatılmamıştır Yıldızlar………………..
Dört atlı Sarıgöl Boğazı’ na devrildiler Rüzgârı burunlarıyla biçip arkalarına dökerek Kara sular gibi boşandı gecenin boşluklarından Köpek havlamaları Dört…
bu rüzgarın tadı senin hiç tadmadığın bu yolcular bilmediğin bir yerden geliyor konuştukları dil ömrünce duymadığın gözlerini sakla s………………..
ufkun sonsuzluğuna hiç şaşırmıyorlar rüzgarın………………..
Öbür ışıkları getir hadi süleyman Bulvarın ortasında dur bağırma Senin için bir yağmur hazırladım Hadi ışıkları getir yağdıracağımAl bu nisan…
bunlar felaket kadınlardır meme uçları fena saldırır burunları yok gözleri kanlı vurdukları yerden toz kaldırır ölçüye sığmaz boyları posları halattan…
son yolcunun adı attila ilhan’dı miyoptu kısa boylu bir adamdı dostu yoktu yalnızlığı vardı yazı makinasıyla binmişti bizimle konuşmaktan çekinmişti…
kapının ziliyle sıçradım gecenin saat üçü açtım baktı………………..
ay çok mu gecikti neredeyse çıkar sen yanlızlığıma varır varmaz az sonra yağmuru durduracaklar rüzgarı değiştirdim ustura ağzı poyrazyok canım…