Bunları da Okuyun
Toplumcu Gerçekçi Şiir Dönemi
Bir deniz üstündeyim, ne ucu var ne bucağı Bir rüzgâr önündeyim, gel keyfim gel… Bir deniz üstündeyim, ne ucu var…
Beni bir dağ başında böyle yapayalnız kodular, rüzgarlara, kuşlara, bulutlara yakın, senin etinden, tırnağından ayrı, senin kokundan uzak.Benim güzelim, benim…
İnsanlar var ki adaşım; yeşil dut yaprağında, yürür ormanlar gibi ve bir ipek böceği kahramanlığında, Alaysız, merasimsiz ve muttasıl; Sulhun…
Dün; hatırımda değil belki geçen gün turnalar geçti de bir garip oldum.Soyunuverdi gönlüm, yılları bir bir, söğüt dalı atım kişnedi…
Radyoda bir hüzzam şarkı var dışarda sümbül havası ‘halbuki şimdi uzak ufuklara kar yağıyor’Daha evvel ajans dinledik zincirlerini şakırdatarak geçti…
Yeni doğmuş gibiyiz, kitaplarımız, defterlerimiz yeni Dünya eski bile olsa, gün aynı günse de bacamız tüter, destilerimiz dolu. Elden öğün…
Selamın geçiyor besbelli, yeşerdi telgraf direkleri; seneler sonrası, ormanından ayrı.Bir sevinçtir aldı kırlangıçları, rastgele öpüştüler; düşünmeden günahı, öbür dünyayı.Ben deli-divane…
Görünmez ellerin sağdığı bulut, Yağmur ki Allaha bağlanan umut; Ellerini göğe kaldır açık tut: Tarlada çamur teknede hamur Ver Allahım…
Adını ilk defa Yedibelâ Rasimin hançerinde okudum. Çocuktum. Çatal geyik boynuzu kabzasında İlk Bursalıyı tanıdım: “Bıçakçı Remzi” yazıyordu. Ve kıvrak,…
Bir yerde görürsen ki: Ağır ve edalı akar, dal dal söğütler öperek samur üç belik gibi üç koldan sular; müjdeler…
Yürüyorum kara toprağın ıssızlığında Seni nice göresim geliyor, Amarillis’im. Ben, aydın bir insan eski bir çoban kılığında, Sen yaşadın diye…
Kendimi varisi sanırdım şiir imparatorluğunun Belki de bu yüzden ömrüm boyunca sürgünlerde gezdim. İçimdeki altın yeleli arslanı görmeseydi kanun Bir…
Bizde neden ağlayan bir Fuzulî çıkmış Şimdi anlıyorum bunu derinden. Kaç Fuzulî, Fuzulî olmadan önce Kahrolup gitmiştir üzüntülerin………………..
İnsanın kahpesi, Ne arslana, ne kaplana benzer. İnsanoğlunun kahpesi, İlk bakışta sana bana benzer. İnsanoğlunun kahpesi, Arslandan, kaplan………………..
Türkiyeli’m, türküm, benim garip halkım, Her zaman görmek istedim seni mutlular mutlusu, Bu dünya güzeli yurdumda Sıra dağlar gibi felaketler…
Yağmur yağıyor, kış yağmuru şakır şakır Gecekondumuz birkaç yerinden yine damlıyor. Üstümüz eski püskü, tel dolap tamtakır Umutsuzluk aç karga…
Bir Eyüp sabrıyla bekledim Sabahı olmayan gecelerde. Gül dalları yerine demir çubuklar vardı Münzevî-münzevî pencerelerde. Dört uzun yıl boyunca Dışarda…
Sen bir dişisin, doğa gibi güçlü bir dişi Ne güzel okşar insanı ekmek dağıtan ellerin. Pembe gül yaprağı tırnakların, apak…
Ben, doğa, aydınlık, öğle ışığı şairi Sevmiyorum günahım kadar içinde dedikodu, suikast hortlaklarının tabur tabur dolaştığı bu melun geceyi.Ben, doğanın…
Şiirin güneşine bulayarak parmaklarımı Sevmek okşamak istiyorum seni güzel kadın. Yıkmak, kurduğun dayanakların son duvarlarını Girmek ölümsüzlüğüne etindeki tadın.Sen çiğneyerek…